27 Şubat 2019 Çarşamba

BANDIRMA ON YEDİ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ ULUSLAR ARASI BANDIRMA VE ÇEVRESİ SEMPOZYUMU SEMPOZYUM PROGRAMI VE BİLDİRİ ÖZETLERİ 17-18-19 Eylül 2018 tarihli yayınlanmış sempozyum özetlerinden




OSMANLI VİLAYET SALNAMELERİNDE BANDIRMA VE OSMANLI ARŞİV BELGELERİNDE BANDIRMA’YA YAPILAN GÖÇLER


Durmuş BAVLI*

ÖZET;

Bandırma tarihte birçok medeniyete ev sahipliği yapmış bir şehirdir. Türkler Anadolu’ya ve Bandırma çevresine sahip olmadan önceki yıllarda bu bölgede Frigler, Mysialılar, Persler ve Büyük İskender hüküm sürmüştür. Daha sonraki yıllar da bölge Doğu Roma İmparatorluğu’nun etkisi altında kalmıştır. Türklerin Anadolu’ya göçü ile birlikte bu bölgede zamanla fethedilmiştir. Bandırma 13. Yüzyılda Karesioğulları beyliğinin hâkimiyeti altına girmiş ve yine bu yüzyılın ortalarında Orhan Bey döneminde Osmanlı yönetimine geçmiştir.  Bandırma Osmanlı’nın son dönemine kadar köy, nahiye, kasaba statüsünde yer almıştır. Fakat İmparatorluğun son devrelerinde yaşanan yıkıcı savaşlar sonucunda Anadolu’ya yoğun göçler yaşanmıştır. Bu göç merkezlerinden biri de Hüdavendigar Vilayeti sınırları içerisinde yer alan Bandırma’dır. Bu göçler ile birlikte Bandırma sadece nüfus olarak değil ekonomi, ticaret yönünden de büyümüştür. Biz de bu çalışmamızda Hüdavendigar sınırları içerisinde yer alan Bandırma’nın Vilayet salnamelerinde verilen nüfusu, yönetici kadrosu gibi belgelere ulaşmaya çalışacağız. Aynı zamanda arşiv belgeleri üzerinden bölgeye yapılan göçleri incelemeye çalışacağız.


Anahtar Kelimeler; Bandırma, göç, tarih, salname

*Karabük Üniversitesi





21 Şubat 2019 Perşembe

İsmail Hakkı Uzunçarşılı'nın yazdığı Karesi Vilayeti Tarihçesi'nin Abdullah Yılmazca sadeleştirilmiş bölümlerini yayınlıyoruz.



                KARESİ VİLAYETİ TARİHÇESİ

İstanbul-1343(1925)Hakkı İsmail,Hüsnü Tabiat Mat. 143sayfa
Muharriri; Karesi fahri hemşerisi ve Maarif müdürü İsmail Hakkı.
İlk tabı: birinci bin: 1343(1925)Hüsnü Tabiat Matbaası İstanbul 1341

KARESİNİN ARAŞTIRMACI GENÇLERİNE
                Memleketinizde bulunduğum iki buçuk sene zarfında size bu tarihçe ile dört eser yazdım; bu eserler; Karesinin bir mühim irfan müessesesiyle bilinen ve kişiler tarihine ait bilinmesi lazım olan malumatı vererek bir dereceye kadar ihtiyacınızı tatmin eder, fakat asla kâfi değildir ve noksandır.
                Karesi tarihçesini de diğer eserlerim gibi pek sevdiğim resmi vazifem arasında, istirahat zamanlarında topladım. Eser, daha büyük ve çok daha mükemmel olurdu. Bunun için İstanbul kütüphanelerinde araştırmada bulunmak ve bize dair Avrupa’da basılmış tarihlerden istifade etmek lazım gelirdi, daha kısası çok uzun süren çalışmaya ihtiyaç var fakat vazifem tabi ki buna engeldi. Ben eserde gösterdiğim alıntılardan faydalanarak size bir temel hazırlamış oluyorum. Ciddi araştırma yapmak ve incelemede bulunmak size aittir.
                Bu naçiz eserimi; bize Darü’l-Fünun sıralarında Güzel Sanatlar Tarihi hakkında araştırmayı tavsiye eden ve bana gerekli yardımda bulunan muhterem üstadım Maarif Vekili Hamdullah Suphi beyefendiye ithaf ile bir dereceye kadar şükran borcumu ödüyorum.

                    22Mayıs1925 İsmail Hakkı.


MİZYA TARİHİNE AİT MALUMATI TOPLARKEN MÜRACAAT ETTİĞİM ESERLER
              
  Küçük Asya=Şarl Teksiye’nin (Charles Texier)in tercüme edilen nüshası, Küçük Asya=Loba’nın, Bursa Salnamesi=324 senesi, Hammer Tarihi=Mütercim nüshası Ata beyin, Kamus’ul A’lam=Şemsettin Sami Bey, Larousse Ansiklopedi, Tarih-i Kadim Atlasları, Tarih-i Umumi=Ahmet Refik Bey, Coğrafya-yı Kadim Lügatı=Sina Beyan Efendi, Çanakkale Boğazı=Ali Rıza Seyfi Bey, Jeografi Üniversal=Malt Braun, Türk Asyası=Vital Kinet, Küçük Asya=George Parrot, İlyada=Fransızca tercümesinden.

TÜRKLER TARİHİ BÖLÜMÜNÜ YAZARKEN FAYDALANDIĞIM ESERLER

    İbn Batuta=Şerif Paşanın tercüme ettiği kısımdan, Türklerin Tarih-i Umumisi= Dökini Cahit Bey tercümesinden, Mesalik ül-Ebsar, Cami üd-Düvel, Encümenin Osmanlı Tarihi, HammerTarihi, Esfar-ı Bahriye-yi Osmaniye, Aşıkpaşazade Tarihi, Neşri Tarihi, Cenabi Tarihi, Heşt Beheşt, Tac’ut-Tevarih, Hayrullah Efendi Tarihi, Tarih Encümeni Mecmuaları, Kamus ul-Alam, Meşahir-i İslam, Gülşen-i Maarif, Keyfiyet-i Zuhur-u Ali Osman, Mahkeme-i Şer’iyye Sicilleri


6 Şubat 2019 Çarşamba

BANDIRMA ON YEDİ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ ULUSLAR ARASI BANDIRMA VE ÇEVRESİ SEMPOZYUMU SEMPOZYUM PROGRAMI VE BİLDİRİ ÖZETLERİ 17-18-19 Eylül 2018 tarihli yayınlanmış sempozyum özetlerinden



YAMAN KORAY’IN ROMANLARINDA ERDEK VE ÇEVRESİ

Tevfik SÜTÇÜ*

ÖZET

Yaman Koray, Türk Edebiyatında başta roman türü olmak üzere yayınladığı bütün eserlerde Türkçeyi güzel kullanan, hayatında ve eserlerinde denize tutkusu ile dikkat çeken; ancak çok okunmasına rağmen ne yazık ki eserleri üzerinde hak ettiği kadar durulmamış olan yakın dönem yazarlarımızdandır.
Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatının tanınmış ve üretken romancılarından Mebrure Alevok’un oğlu olan Koray, Saint-Joseph Fransız Lisesi’ni birincilikle bitirmiş;1954 sonrasında babası ile annesinin ayrılmaları üzerine Erdek’e yerleşmiş ve Alevok Motel’i kurarak işleten annesi ile birlikte 1989 yılına kadar Erdek’te yaşamıştır.
Türkçenin ve Türk edebiyatının zenginleşmesinde büyük katkısı olan Koray’ın1954 sonrasındaki30 yıldan fazla süren Erdek hayatının etkisinde, Erdek, Hayırsız Adası, Ekinlik Adası, Fener Adası, Kapıdağ, Marmara Adası ve bölgenin gözlemlerine dayanarak yazılmış olan eserleri “Deniz Ağacı”(1962) “Gelin Taşı”(1963), “Sığırcıklar”(1967), “Mola”(1970)adını taşıyan romanlarıdır. Erdek ve Kapıdağ ile Marmara Adası köylülerini, balıkçılarını konu olarak işleyen bu romanların dışında; yazarın “Badanalı Yüzler”(1983)”Ne Cennet Şey Şu Deniz”(2005), “Kuyudaki Adam”(2005), “Bir Ömür Yetmez”(2006) isimli kitapları ise doğrudan doğruya Erdek ile ilgili olmasa da, Erdek ve çevresinde öğrendiklerine, yaşadıklarına ve gözlediklerine göndermelerde bulunan eserlerindendir.
Türkiye’nin en eski dalgıçlarından biri olan Koray’ın özellikle “Deniz Ağacı” ve “Gelin Taşı” romanları, Erdek ve Kapıdağ yarımadası ile Marmara köyleri çevresindeki balıkçıların, denizcilerin ve bu çevrede yaşayan insanların zorlu hayat koşullarını göstermek bakımından önemlidir. Bu romanlar, yazıldıkları dönemin zorlu hayat koşullarına, bölgenin tarihi yerlerine, maddi kültür varlıklarına, tabiatına, denizine ve balıkçılığına ayna tutarken, yazıldıkları dönemde yaşayan bölge insanının birbirleri ile olan sosyal ilişkilerini, yaşanan fiziksel ve maddi zorlukları, sosyal hayatı ve bu hayata yansıyan siyasi atmosferi ortaya koyması bakımından da değerlidir.
Yaman Koray’ın dalgıçlık ve denizcilik konusundaki geniş bilgisi, yazar olarak çok iyi bir gözlemci oluşu, bölgeyi ve bu bölge insanını gerçekçi bir gözle tanımamıza fırsat verirken, yazarın bu romanları sayesinde, bölgenin ziraatını, endemik bitki örtüsünü, balıklarını, balıkçılığını, Erdek bölgesinde turizm alanında meydana gelen değişme ve gelişmeleri izlememiz de mümkün olmaktadır.
Bu araştırmamızda Koray’ın bütün eserlerini analiz ederek, öncelikle “Deniz Ağacı” “Gelin Taşı””Sığırcıklar” ve “Mola” romanlarında Erdek ve Kapıdağ çevresi coğrafyasının, tabiatının, denizinin; eserlerin yazıldığı dönemdeki sosyal ve siyasi hayatın ne biçimde yaşandığını incelerken, yazarın diğer eserlerinde Erdek çevresine ve insanına nasıl göndermelerde bulunduğunu da dikkatlere sunacağız.

Anahtar Kelimeler; Cumhuriyet Dönemi Türk Romanı, Yaman Koray, Erdek, Kapıdağ, Deniz ve Balıkçılık.

*  Tekirdağ Namık Kemal Üniv. Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü