15 Eylül 2022 Perşembe

Osmanlı Tarihi Ve Tarihin Paradigmik İlkeleri –Xxı-

 

Osmanlı Tarihi Ve Tarihin Paradigmik İlkeleri –Xxı-

                                                                                    

 

       Mustafa ÖZCAN

 

Orta Asya tarihinin derinliklerinden gelen Osmanlı’nın fetihçi anlayışı ile Batı tarihinin yüzyılları aşan, İngiltere’nin temsil ettiği Avrupai tarzdaki kolonyal anlayışının ortak siyasi zeminde iki tezat emperyal sistem mahiyeti ile genel tarih açısından ve diyalektik yaklaşımla kıyaslanması bu deneme çalışmasının asli konusudur.

Denemede, konuyu “holistik düşünce temelinde ele alarak buradan tarih bilimi için aranan yol gösterici paradigmik ilkeyi ortaya çıkarmak esas amaç olmakla birlikte yapılan irdelemeler ile konunun okuyanda başkaca düşünsel arayışlara yol açması da diğer bir amaçtır.

***

Osmanlı’nın askeri düzene dayanan fetihçiliğiİngiltere’nin sömürüye dayanan kolonyalliği ile kıyaslandığında ilk aşamada göze çarpan başat imleç, her iki emperyal sistemin tarihsel genişlemesindeki coğrafi gelişme yönünün ortaya koyduğu durum ve bunun doğal bir sonucu olarak tarih içindeki önemidir.

Eski Dünya’daki emperyal sistemlerin uzun dönemli doğrultusunun, imparatorlukların genişleme hareketi içinde genel hatları ile incelenmesi, bunların coğrafyadaki yönünün fetihçilerde Doğu-Batı ekseninde, buna karşın kolonicilerde Kuzey-Güney ekseninde olduğu şeklindeki bir saptamanın yapılmasına yol açmaktadır.

Bu durumu, yani emperyal genişlemenin yönünü belirleyen şeyi, fetihçilerde, ilginin talanla sağlanacak ganimet beklentisi olmasından ötürü zenginliklerin hazır olduğu coğrafyaya doğru olmasına karşılık kolonicilerde ilginin kendi fiziksel üretimleri için gereken girdileri sağlayan kaynakların emre amadeliğinin olduğu yerlere doğru yönelmiş olması açıklamaktadır.

İnceleme derinleştirildiğindeyse, Eski Dünya, yani Afro-Avrasya tarihinde Kuzey-Güney yönündeki kolonyal-emperyal genişlemenin, toplumlarda yaşam-geçimsel zenginliğin, yani gönencin başat sosyo-psişik bir etmen olarak kabulünün önemli rol oynamaya başlamasından kaynak aldığı sonucuna varmak olanaklıdır.

Ayrıca, Kuzey’in yaşam-geçimsel zenginliklerinin, jeosferin on binlerce yıllık süreden beri gelen ekolojik durumun sonucu olması, bunun artık, statik, değişmeyecek bir durummuş gibi kabul edilen bir algıya dönüşmüş olmasına da yol açmıştır.

Öte yandan, Eski Dünya coğrafyasındaki tarihsel-ekonomik dönüşümler, diyakronik olarak incelendiğindeyse, ekonomik gönenç ve zenginlik kaynaklı uygarlaşmış olma halinin Avrasya tarihinde, Doğu-Batı ekseninin iki ucu olan Avrupa ve Çin arasında, biner yıllık periyotlar halinde gidip gelen salınımlı-değişkenlikteki tarihsel bir olguyu da oluşturduğu anlaşılmaktadır.

Bu iki antik uygarlık kutbu arasındaki böyle bir durumun ortaya çıkışının ardında ilkinkaraların büyük bölümünün esasen Kuzey yarıkürede bulunuşunun olduğu ve ikincileyinse, Güney yarıküre ile kıyaslandığında Kuzeyde kıtaların jeofiziksel olarak dikine olmak yerine enine olan bir yayılma göstermekte olmasından ileri geldiği bilinmektedir.

Böylece, Eski Dünyanınbir başka ifade ile Afro-Avrasyanın, Kuzey yarıkürede 30-40 derece paralellerini kapsayan, uzunluğuna 20 bin km’lik sürekliliği olan Doğu-Batı doğrultusundaki bu arazi bandı, insanın doğa ve yaşayışına en uygun ısı, yağış, yüzey şekilleri ve iklim özelliklerini bir araya getiren dünyada en geniş kıtasal coğrafyadır.

Bu jeofiziksel oluşum, gezegenimizde yerküresel tektonik hareketlerce belirlenmiş, arkaikten beri var olan, antropomorfik-ekoloji özelliklerine, yani Afrika savanı” tipine sahip, ayni zamanda Ortadoğu’nun verimli ayçasını (münbit hilal) da içine alan, Avrasya’nın Doğu-Batı eksenindeki “Kıtasal Yaşam Kuşağı”dır.

Ayrıca bu oluşum ayni zamanda, insanoğlu için en geniş ve en uygun iklimsel ve yer-yüzeysel özellikleri sunan “ilksel uygarlık beşiği” tanımlamasını da hak etmektedir(*).

____________

(*) Devam edecektir.

 

 

5 Eylül 2022 Pazartesi

KURTULUŞUNUN 100. YILINDA GÖNEN PANELİ

 

KURTULUŞUNUN 100. YILINDA GÖNEN PANELİ

6EYLÜL 1922

 

Gönen’in kurtuluşunun 100. Yılı paneli 3Eylül 2022 Cumartesi günü saat 14.00te Ömer Seyfettin Kültür Merkezinde yapıldı.

Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları için saygı duruşunda bulunulup İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından Samet Arıker açılış konuşmasını yaptı.

Panelin moderatörlüğünü yapan Prof. Dr. Zekai Mete, Gönen’in kurtuluşuna giden yolda Birinci Dünya Savaşı, Mondros Mütarekesi sonrası Yunanlıların İzmir ile başlayan ilk işgaller hakkında bilgiler verdi. Anadolu’nun ve bölgenin Türk tarihi için önemini anlattı.

Uzman tarihçi Tacettin Akkuş Gönen’in kurtuluşuna kadar olan dönemde belgeler ışığında Gönen’de asayiş hakkında bilgi verdi. Gönen’in nüfus yapısı ve etnik çeşitliliğini anlattı. Vukuat Cetvellerindeki suç kayıtlarından örnekler verdi.

Uludağ Üniversitesinden Dd. Zümrüt Üskül, Ekim 1919da başlayan ve bölgede ağır zulüm ve eşkıyalıklarda bulunan Ahmet Anzavur’un birinci ayaklanmasını anlattı. Ahmet Anzavur’un kişiliği, fiziksel özellikleri ve siyasi etkileri hakkında konuştu.

Prof. Dr. Mehmet Karayaman, Kurtuluş Savaşının Gönen üzerindeki etkilerine genel bir bakışla yaşanan olayları anlattı. Kuva’yı Milliye Birliklerinin Gönen’de örgütlenmesi ve 6 Eylül 1922de Gönen’in kurtulmasıyla sonuçlanan mücadeleden bahsetti.

Panel sonrası Prof. Dr. Zekai Mete, Prof. Dr. Mehmet Karayaman, Dd. Zümrüt Üskül, Uzman tarihçi Tacettin Akkuş, Uzman tarihçi Samet Arıker ve Araştırmacı Abdullah Yılmaz’a panele katkılarından dolayı plaket takdim edildi.

Ve katılımcılarla beraber toplu fotoğraf çekildi.

Samer Arıker Panelde sunulan bildirilerin bir kitap halinde yayınlanacağını açıkladı.