21 Haziran 2023 Çarşamba

LİSE SON SINIF ÖĞRENCİLERİ İSTEDİKLERİ ÜNİVERSİTEYE GİREBİLMEK İÇİN SINAVLARA GİRDİ

 

Lise son sınıf öğrencilerinin girdiği 2023 yılı YKS sınavları bu sene Gönen’de ikinci defa başarıyla gerçekleştirildi.

17-18 Haziran tarihlerinde gerçekleştirilen sınavlarla beraber yüz binlerce öğrenci yaz tatiline girdi.

Kavram Dershanesi Gönen Şubesi Müdürü Uzman tarihçi-eğitimci Samet Arıker başta sınavları biten öğrenciler olmak üzere tatile giren öğrencilere şunları önerdi.

1-Yaz tatilinde sınavların ve derslerin bittiğini bilerek kendine vakit ayırmak.

2-Bir dinlenme programı yaparak tatili keyifle geçirmek.

3-Hobiler edinmek, var olan hobileri geliştirmek.

4-Yarı zamanlı veya bütün gün hem para hem de deneyim kazanmak için bir işe girmek.

5-Yeni bir dil öğrenmek veya okulda öğrenilen dili geliştirmek. Örneğin İngilizce seviyesini yükseltmek.

6-Tatil boyunca hayatında devam edilecek mesleğin seçimi konusunda araştırma yapmak.

7-Özellikle bilgisayarda zaman geçirmek yerine bolca kitap okumak. Bunun için keyif alacağın edebi türü belirlemek.

8-Sınav sonuçlarının ve karnelerin sadece ders durumunu gösterdiğini unutmamak.

 

 

14 Haziran 2023 Çarşamba

SAMET ARIKER’İN GELİBOLU VİLAYETİ VE BİR CUMHURİYET AYDINI: CELAL NURİ (İLERİ) BEY

 

Samet Arıker kimdir?

20 Eylül 1990da Gönen’de doğdu. İlköğretim ve lise öğrenimini doğup büyüdüğü Sarıköy’de bitirdi. Çanakkale On Sekiz Mart Üniversitesi Eğitim Fakültesi Tarih Öğretmenliği bölümünü bitirdi. Aynı üniversitenin Eğitim Bilimleri Enstitüsü Tarih Eğitimi Bilim Dalındaki Yüksek Lisansını Gelibolu Vilayeti adlı tez çalışmasıyla tamamladı. Özel eğitim kurumlarında öğretmenlik ve idarecilik yapmakta olup aynı zamanda akademik araştırmalara ve kent tarihi çalışmalarına da devam etmektedir. Uluslararası hakemli dergilerde üç makalesi, bir yayına hazırlayanı olduğu kitabı, bir kitap bölüm yazarlığı, bir de uluslararası sempozyum bildirisi bulunmaktadır.

Kitap hakkında:

Paradigma Akademi Basın Yayın Dağıtım tarafından 2022 yılında basılmıştır.

Kitabın yazılma amacı Gelibolu hakkında kapsamlı bir çalışmanın yapılmamış olması ve Birinci Meclis’e Gelibolu Milletvekili olarak katılmış olan Celal Nuri (İleri) Beyin fikir dünyası ve çalışmalarını gündeme getirmektir.

Prof. Dr. Recep Duymaz’ın arka kapak yazısında dediği gibi gittikçe yaygınlaşan şehir tarihçiliğine bir katkıdır.

Altı bölümden oluşan kitapta Gelibolu’nun konumu ve idari taksimatından bahsederek başlanmıştır. Sonrasında Osmanlı Devleti ve Cumhuriyet Dönemindeki durumdan bahsedilmiştir. Dördüncü bölümde bölgedeki eğitim ve gelenek görenekler ile batıl inançlardan bahsedilmektedir.

Celal Nuri Beyin anlatıldığı beşinci bölümde etkilendiği düşünce adamları sayılmış ve Abdullah Cevdet’in batıcılığına gelenekçi yapıyı da eklediği belirtilmiştir.

Ve eserlerinde de Osmanlı Devleti’nin kötü gidişatı hakkında fikir yürütmüş birçok makale ve eser kaleme almıştır.

Altıncı bölümde Gelibolu Vilayetindeki önemli kişi ve yapıların tanıtımı yapılmıştır. Ahmed Celaleddin (Dede) Baykara(1853-1946), Abdülhak Adnan Adıvar(1882-1955) Tevfik Rüştü Aras(1883-1972), Ali Haydar Emir Alpagut(1886-1937), Suphi Nuri İleri(1887-1945), Elif Naci Kalpakçıoğlu(1898-1987), Selahattin Batu(1905-1973) gibi kent tarihi için önemli kişilere yer verilmiştir.

Ayrıca tarihi yapılara baktığımızda hayatını Gelibolu’ya adayan ve Osmanlının Avrupa’ya girişini sağlayan Bolayır’daki Gazi Süleyman Paşa türbesidir.

Diğer bir yapıt da ak mermerden mezarını Tevfik Fikret’in çizdiği Vatan ve Hürriyet Şairi Namık Kemal’in Gazi Süleyman Paşa Türbesi bahçesindeki kabridir.

1385 tarihinde kilise temelinin üzerine inşa edilen Hüdavendigar (Ulu) Camii de kitapta konu edilen yapılardandır.

                                              Abdullah YILMAZ

7 Haziran 2023 Çarşamba

 

GÖNEN KENT KONSEYİ GÖNEN TARİHİ MİRASINI KORUMA ÇALIŞMA GRUBU 45. TOPLANTISI 1HAZİRAN 2023 Perşembe GÜNÜ SAAT 16.00’DA ÖMER SEYFETTİN KÜLTÜR MERKEZİNDE GERÇEKLEŞTİRİLDİ.

 

KATILIMCILAR:

1-      Mustafa ÖZCAN

2-      Mehmet YILMAN

3-      Samet ARIKER

4-      Abdullah YILMAZ

 

Gündeme Gelenler:

1-Gönen Mozaik Müzesinin geliştirilmesi hakkındaki son durum değerlendirildi. Haziran ayı sonunda bu konuda bir sunum yapılması kararlaştırıldı.

2-Gönen’de kültürel faaliyetlere ilgiyi artırmak için gonenkulturplatformu.blogspot.com ve diğer blogların etkin kullanılması hedeflendi.

3-Cumhuriyetin 100. Yılı Etkinlikleri kapsamında panel konferans düzenlenmesi kararlaştırıldı.

4-Gönen’in kültür ve bilgi seviyesini artırmak için UNESCO Türkiye Milli Komisyonu ile birlikte hareket edilmesi planlanıyor.

 

 

Osmanlı Tarihi Ve Tarihin Paradigmik İlkeleri -Xxx-

 

 

 

 

 

Yazı dizisinin bu son makalesinde, Osmanlı tarihi ile tarihin paradigmik ilkeleri arasında olabilecek ipuçlarını bulmak için öncekinin devamı olarak konuya tarihöncesi disiplini görüngesinden bakan çıkarsamalar için deneme yapmaya devam edeceğim.

Her zaman olduğu gibi konuyu ilkin bütünsel (holistik) tarz ile ele almak üzere, tarihintikal etmiş Türk devletlerinin baştan sona doğru olan kronolojik akışında Osmanlı’nın yerini anımsamakla başlıyorum; hatırlanacağı gibi Osmanlı 16 devletten oluşan resmi sıralamada en sondaki devlettir.

Ayrıca, proto-Türk tarihi ile başlayan iki bin iki yüz yıllık tarih süreci boyunca kurulduğu belirtilen bu 16 devletin ortalama ömrünün iki buçuk asır olmasından hareket ile de Osmanlı’nın iki buçuk kata varan bir ömür ile bunların içinde yaşamda kalım bakımından olağanüstü bir başarı sağlamış olduğunu da vurgulamalıyım.

İşte böyle bir başarıyı yaratan çevresel etmenler ile bünyesel özelliklerin ne olduğunun anlaşılması konusunu ele alalım. Bunun için konuya bütünsel-sistemik bir görünge ile bakmak gerekmektedir. Bu kapsamda yapılacak değerlendirme için ‘tarih yazımının “7t’li ” yöntemi‘nin(1) “tahlil , tefsir ve terkip ” şeklinde verilen son üç adımına başvurulması uygun seçim olacaktır.

Böylece, analiz (tahlil ) ve yorum (tefsir ) ile sağlanan sonuçların ardından sentezinin (terkip ) yapılması sonucunda konunun tümlevi (entegrali) sağlanır ki, bu aşamada da konunun evrensel diyalektik tarihsel akışın uzun dönemli ve derin nitelikli spiral gelişme süreci modeli ile açıklanmasını olanaklı kılar.

Öte yandan, bu tür uzun dönemli ve derin nitelikli tarihsel olayların aydınlatılması ile ortaya çıkan tarihsel olgulara evrensel bir karakter kazandırılmasıyla da şüphesiz ki tarihin paradigmik ilkelerinin belirlenmesi aşamasına ulaşılır.

***

Şimdi konuya, tarihöncesi bağlamında ve 7t’li ” yöntem çerçevesinde holistik tarzın soyut yanı olan düşüncenin kayda geçmiş somut yanı olan arkesinin temsili olarak Türklerin yazılı yapıtlarını ele almak sureti ile bakalım. Bunun için konuyu 8. yüzyıl da bulunarak Türklerin ilk yazısı kimliği ile arkeoloji dünyasında kayda geçmiş olan “runik ” harfli Göktürk alfabesi ve dilindeki Orhun Yazıtları (2) içeriğinin bileşenleri üzerinden kısaca irdeleyelim.

Yazıtlar Türklerin devlet anlayışı, kültürel öğleleri ve sosyal yaşantısı ile ilgili bilgiler içerir. II. Göktürk Kağanlığı’na ait olup 1889 yılında Moğolistan’ın Orhun Irmağı Vadisi’nde bulunan bu yazıtlara keşfedildikleri yer nedeni ile Orhun Yazıtları denmiştir. Eski adı kitabe ve Göktürk önderleri adına dikilmiş olan üzeri kazılarak yazılmış bu anıt taşlar Orhun Irmağının yanı sıra Orta Asya Moğolistanı’nın diğer bazı yerlerinde de halen mevcudiyetlerini sürdürmektedir 

Göktürk Alfabesi, Danimarkalı  dilbilimci Vilhelm Thomsen  tarafından, Rus Türkolog Vasili Radlof ’un yardımıyla çözülmüş ve keşif 1893 yılının  15 Aralık  günü Danimarka Kraliyet Bilimler Akademisi‘nce bilim dünyasına duyurulmuştur. Yazıtların araştırılmasına başından itibaren pek çok ülkenin arkeolog ve dilbilimci Türkoloğunca katkı sağlanmış olmasına karşın “Türk Toplulukları ” içinde konunun araştırılmasına yönelik ilgi sadece Türkiye ’de, o da, 20. Yüzyılın ikinci yarısından sonra duyulmaya başlamıştır.

Yazılış tarihleri, Kül Tigin Yazıtı için 732  yılı ve Bilge Kağan Yazıtı için 735 yılı olarak verilen Orhun Yazıtları, bulunduğunda Türkler için tarihöncesinin bitişinin zamanını belirlediğinden Türk Tarihine dair olağan üstü bir değişim dönemini ifade etmesi yönü ile son derece önemlidir.

Böylece, yeryüzünde Tarihöncesini ilk bitirenler olan Sümerler için yazılı tarih veya daha kısa bir deyişle tarih, beş bin beş yüz yıl önce başlamış iken yerleşik olmadaki gecikme sonucunda Türkler için yazılı tarih sadece bin üç yüz yıl önce başlamıştır. Dört bin yılı aşan bu yazıya dayalı kültürel uçurumun yarattığı boşluk entelektüel gecikmişlikteki aranın kapanmasını güçleştiren “katı bir duvar ” olarak halen karşımızda durmaktadır.

Sonuçta, tarihte gelişme sürekliliğini binlerce yılı bulan yazılı kültüre dayandırarak sürdüren “birleşik kıta” Avrasya’nın iki ucundaki Çin ve Avrupa , kıtanın ortasında kadim çağlardan beri bu olanaktan uzun dönemler süresince mahrum kalmış olan Orta Asya’nın sözlü kültürlü halklarına karşı kesin bir üstünlük sağlamıştır.

İşte Osmanlı’nın, diğer Orta Asya Türk devletlerine kıyasla devletin sürekliliği yönündeki kısmi de olsa göreceli üstünlüğü, kentleşmiş olmaktan dolayı maddi kültür ve yazılı seküler uygarlığa sahip Avrupa ‘ya ikinci milenyum un ikinci çeyreği nden itibaren komşu olmayla maddi kültür ve yazılı seküler uygarlık yönünde az da olsa sağlamış olduğu gelişmişliği dolayısıyladır.

Kaynaklar

(1) http://kadikoydusunceplatformu