24 Kasım 2014 Pazartesi

Türk Folklorunun bir Öğesi Olarak “Gönen Oyacılığı” (Mustafa Özcan, 24 Kasım 2014)


Türk Folklorunun bir Öğesi Olarak “Gönen Oyacılığı”

Türk folklor dünyasının ilginç bir öğesi olan iğne oyacılığı için onu simgeleyen bir heykel anıtın yurdumuzda sadece Gönen kentinde bulunuyor olması her halde tesadüfi bir olayın sonucu değildir. Nitekim yurdumuzdaki tek organize oya pazarının da sadece Gönen’de kuruluyor olması bunun tesadüf olmadığının bir kanıtı olarak görülmelidir.  

Gene bu durum gösteriyor ki, iğne oyacılığının Gönen’de gelişmesinin nedeni bunun Gönen kadınlarınca boş zaman hobisinden öte ek gelir getirici bir uğraş haline dönüştürülmüş bir meşgale olmasıdır. Bundan dolayıdır ki oyacılık Gönenli erkekler nezdinde önemli bir uğraş görülüp “heykeli” dikilecek kadar da yüksek bir kabul görmüştür.  

Öte yandan, her iki cinsiyet kutbunca bu denli önemsenmiş olan konunun ayrıca da sosyal-kentsel bir etkinlik niteliği kazanmış olduğu görülmektedir. Bu nedenle de “Gönen Oyacılığı” teması gerçekten sosyal düzeyde folklorik bir olgu mahiyeti ile akademik olarak ele alınması gereken bir özellik sunmaktadır. Nitekim zaman içinde bu tema ile ilgili akademik bir çalışma da yapılmış bulunmaktadır(*).

Gönenli kadınların oyacılığa olan bu denli ilgisinin ardındaki sosyo-psişik etmenlerin neler olduğunu anlamak da akademik olarak incelenmesi gereken bir temadır.

Konunun psişik boyutuna yönelik açıklama için hemen ilk anda akla gelen şey, günlük işler gailesi dışındaki zamanlarında boş durmamayı alışkanlık haline getirmiş olan Gönenli kadınların bu özellikerinden ileri gelen psiko-kültürel bir öznitelik kazanmış olmaları olasılığıdır. 

Toplumsal boyutta olabilecek ilk açıklama ise bu tür aylaklık durumlarının kadınsal üretkenlik güdüsünce bir yaratım etkinliği olarak değerlendirilmesi olgusu olarak kabulü şeklinde olabilir.

İşte sonuç olarak “Gönen Oyacılığı” konusu, Gönenli kadınlarca hobi dışında folklorik bir tarz şekline büründürülerek gelir getirici bir iş haline dönüştürülmüş bir meşgaledir diye tanımlanabilir. 

Her ne olursa olsun oyacılık, Türk kadınlarının folklor geleneğimizdeki özgün bir mesleği olması mahiyetiyle tarihe mal olmuş, bir armağan, bir miras olarak da artık dünyaca tanınmış bir etkinlik olmuştur.

Bu hususu tarihsel bakıştan ele alan bir makaleden tarafımca kısaltılarak ve düzeltilerek yapılmış aşağıdaki alıntı konunun bu yönünü çarpıcı bir şekilde açıklamaktadır(**):    

Oya, yapma çiçekle örgü sanatının birleşmesinden doğmuş, süslenmek ve ayrıca taşıdıkları mesajlarla bir iletişim aracı olarak da kullanılan ve tekniği örgü olan dantel türüne denir. Oya, bir bezeme türüdür; süslemek anlamında kullanılır. Oya sözcüğünün başka dillerde karşılığının bulunmaması bu sanatı Türklere, özellikle Türk kadınına özgü bir sanat olduğunu düşündürebilir.  

1905’te Menfis kazılarında bulunan örneklerden, oyacılık tekniğinin MÖ 2000 yılları ötesinde de özellikle balık ağları yapılışından bilindiğini göstermektedir. Günümüze kadar gelebilen bazı örneklerin inceleme sonuçlarına göre oyaların en çok 17, 18 ve 19. yy da yaygınlık gösterdiği, malzeme (tözü); renk, konu ve kompozisyon (tasarımı, formu) ile yapılış tekniği (yöntemi) bakımlarından kaliteli ve özgün oldukları anlaşılmaktadır. Yine araştırmalar gösteriyor ki, iğne oyaları 12. Yy’ da Anadolu’dan Balkanlara, oradan da İtalya yolu ile Avrupa’ya yayılmıştır...
   
Sonuç olarak geleneksel el sanatlarımızın ve halk kültürümüzün (folklorumuzun) en güzel örneklerinden olan oyalar, özellikle Anadolu’da her genç kızın çeyizinde “işleme” ve “oya” bulundurma geleneği sayesinde bir sanat tarzı olarak günümüze kadar taşınmış ve bugün hala oyaların yaşıyor olmasında etken olmuştur. “

Almanların tartışmalı amatör arkeoloğu” tüccar H. Schliemann’ın yaptığı Truva kazıları sırasında bulup ‘Priamos Hazinesi' ile birlikte yurt dışına kaçırdığı, bir kadına ait olan ile Güney Marmara ve Ege efe başlıklarının işlemeleri dikkate alındığında tekniğin ne denli eskilere ve tarihsel olarak Batı Anadolu’daki insan kaynaklarına dayanmakta olabileceğini görmemek mümkün değildir.

Mustafa Özcan (24 Kasım 2014)
_________________________________________
(*)Konuyla ilgili olan tek akademik çalışma Ankara Gazi Üniversitesi’nde Öğr. Ayla Yaren tarafından 2008 yılında yapılmış olan "Balıkesir İli, Gönen İlçesi İğne Oyaları ve Halk Eğitimi Merkezinin İğne Oyacılığına Katkıları" adlı yüksek lisans tezidir. 



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder