14 Eylül 2015 Pazartesi

Gönen’in Kurtuluşu’nun 93. Yıldönümü’nün Ardından (Mustafa Özcan, 14 Eylül 2015)


Gönen’in Kurtuluşu’nun 93. Yıldönümü’nün Ardından

Son yıllarda coşkusu azalmış olmakla birlikte kutlanması devam etmekte olan Gönen’in Kurtuluş Günü’nün bu yıl “93. Sene-i devriyesi” idrak edildi. Her tarihi olay gibi Kurtuluş Günü’nün anma ve kutlama biçiminde şekli olarak da olsa ortaya çıkan bazı değişmelerin olduğunu gözlemek olanaklıdır.

Zamanın ruhunu yansıtan bu kutlama şekillerinde meydana gelen değişmelere değinerek Gönen’in Kurtuluş Günü’nü farklı kategorik bir yaklaşım ile GKP Blog’da anmak istiyorum.
***
Kutlamalardan ilkinin kesin olarak hangi yılda yapılmış olduğu bilinmemekle birlikte Hikmet Küçükköse tarafından hemen ertesi yıl olmadığı, olasılıkla 1920’lerin ortasına doğru yapılmaya başlanmış olabileceği tahmini ileri sürülmektedir. Bu da etkinliğin başlamasının Mübadele‘nin gerçekleştiği 1924 senesinden sonraya bırakılmış olabileceği ihtimalini kuvvetlendirmektedir.

İlk kutlamalar ile sonrasındaki uzun bir dönemde, resmi tören programının Cumhuriyeti temsilen Çelenk Koyma, Saygı Duruşu ve İstiklal Marşı okunması ve ardından gelen anlam-önem konuşması şeklindeki genel bölümünü izleyen yerel bölümünde, Kurtuluş Mücadelesine katılmış olan milislerin olayını sembolize eden mizansende bizzat rol alarak törene katkı sağladıkları bilinmektedir.

Daha sonraları 1950’ler ve ‘60’larda, tüm Türkiye’de olduğu gibi Gönen’de de festival olgusunun önemli günlere egemen olacak şekilde Güne nüfuz ettiği görülmektedir. Böylece o dönemlerde 6 Eylül, Şeftali ve Patlıcan Şenlikleri (Bayramı) eşliğinde kutlanır olmuştur. Hatta besi hayvancılığının da bu çerçevede konuya dahil olduğu bilinmektedir. Şeftali ve patlıcan’ın tarımsal ürün olarak önemini yitirmesi sonrasında ticari bir boyut kazanan oyacılık işi ile birlikte Kurtuluş Günü bu adla anılan bir şenlik şekline bürünmüştür. Geceleri de sanatçıların halka açık konserler verdiği bu dönemde eğlence olgusunun doruktaki konu olduğunu söylemek herhalde yanlış olmaz.

Öte yandan, eğlenmeye yönelmiş bu değişim eğilimine karşılık “evrensel barış ve kardeşlik” değerleri doğrultusunda ortaya çıkan taleplerin kutlama şeklinde diğer önemli bir değişikliğe yol açmış olduğunu da görüyoruz.

Nitekim zamanın ruhuna uygun olmayan milisi temsilen efelerin kurusıkı tüfek atışı, özgürlük ve bağımsızlık sembolü kızın bağlarından kurtarılması ve “düşman palikarya”nın bertaraf edilişine dair mizansenin bu nedenle kutlama programından çıkarıldığı görülmektedir. Böylece kutlamanın yerel bölümü, giderekten Osmanlı dönemindeki eğlendirici etkinliklerde olduğu gibi, mesleki hüner ve kapasitelerin geçit töreni ile takdimi şekline dönüşerek esnaf, tüccar ve sanayicinin kortej halindeki bu geçiş sırasında ürünlerini izleyenlere atarak sunması halini almıştır.

Başka bir değişiklik de, Kurtuluş mücadelesi tarihi ile ilgili akademi ve akademi dışı çalışmalar hakkında Gönenlinin bilgilendirilmesi amacı ile kapalı ortamlarda konferans verilmesi veya sempozyum düzenlenmesi şeklinde olmuştur. Ancak bu tür bilgilendirme etkinliklerinin dönemsel bir eğilime dönüşmediği bilinmektedir.  

Görülüyor ki, geçmiş yıllarda resmi törenlerin olmazsa olmazı olan ilk dört maddeden sonra programın yerel bölümü olan beşinci maddesinde coşkulandırmanın yerini zamanla giderekten bilgilendirici etkinlikler almıştır.

Bugünkü son halindeyse artık bilgilendirme yerine günün ruhuna uygun olması açısından şehitlere mevlit okuma konusu programın son maddesi olarak gündeme konulmuştur.
Altı Eylül Gönen Kurtuluş Gününün anma ve kutlama konusunda tarih içindeki değişimini ele aldığımız bu gelişmeler de gösteriyor ki, ulusal ile yerelin, hatta küresel ile ulusal/yerelin gündem konuları birbirinden bağımsız değil de, birbirleri ile bağdaşık ve ortak olan bir akışla önümüze gelmekte ve geleceğe doğru değişerek gitmektedir.

Mustafa Özcan (14 Eylül 2015)




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder