Türk Folklorunun bir Öğesi Olarak “Gönen Oyacılığı”
Türk folklor
dünyasının ilginç bir öğesi olan iğne oyacılığı için onu simgeleyen bir heykel
anıtın yurdumuzda sadece Gönen kentinde
bulunuyor olması her halde tesadüfi bir olayın sonucu değildir. Nitekim yurdumuzdaki
tek organize oya pazarının da sadece Gönen’de
kuruluyor olması bunun tesadüf olmadığının bir kanıtı olarak görülmelidir.
Gene bu durum gösteriyor
ki, iğne oyacılığının Gönen’de gelişmesinin nedeni bunun Gönen kadınlarınca boş zaman hobisinden
öte ek gelir getirici bir uğraş haline
dönüştürülmüş bir meşgale olmasıdır. Bundan dolayıdır ki oyacılık Gönenli erkekler nezdinde önemli bir
uğraş görülüp “heykeli” dikilecek
kadar da yüksek bir kabul görmüştür.
Öte yandan, her iki
cinsiyet kutbunca bu denli önemsenmiş olan konunun ayrıca da sosyal-kentsel bir etkinlik niteliği
kazanmış olduğu görülmektedir. Bu nedenle de “Gönen Oyacılığı” teması gerçekten sosyal düzeyde folklorik bir olgu mahiyeti ile akademik olarak ele alınması gereken bir
özellik sunmaktadır. Nitekim zaman içinde bu tema ile ilgili akademik bir
çalışma da yapılmış bulunmaktadır(*).
Gönenli kadınların oyacılığa olan bu denli
ilgisinin ardındaki sosyo-psişik etmenlerin
neler olduğunu anlamak da akademik olarak
incelenmesi gereken bir temadır.
Konunun psişik boyutuna yönelik açıklama için hemen
ilk anda akla gelen şey, günlük işler gailesi dışındaki zamanlarında boş durmamayı
alışkanlık haline getirmiş olan Gönenli
kadınların bu özellikerinden ileri gelen psiko-kültürel bir öznitelik
kazanmış olmaları olasılığıdır.
Toplumsal
boyutta olabilecek ilk açıklama ise bu tür aylaklık durumlarının kadınsal
üretkenlik güdüsünce bir yaratım
etkinliği olarak değerlendirilmesi olgusu olarak kabulü şeklinde olabilir.
İşte sonuç olarak “Gönen Oyacılığı” konusu, Gönenli kadınlarca hobi dışında folklorik bir tarz şekline
büründürülerek gelir getirici bir iş haline dönüştürülmüş bir meşgaledir diye
tanımlanabilir.
Her ne olursa olsun
oyacılık, Türk kadınlarının folklor geleneğimizdeki özgün bir
mesleği olması mahiyetiyle tarihe mal olmuş, bir armağan, bir miras olarak da artık
dünyaca tanınmış bir etkinlik olmuştur.
Bu hususu tarihsel
bakıştan ele alan bir makaleden tarafımca kısaltılarak ve düzeltilerek yapılmış
aşağıdaki alıntı konunun bu yönünü çarpıcı bir şekilde açıklamaktadır(**):
“Oya, yapma çiçekle örgü
sanatının birleşmesinden doğmuş, süslenmek ve ayrıca taşıdıkları mesajlarla
bir iletişim aracı olarak da kullanılan ve tekniği örgü olan dantel türüne
denir. Oya, bir bezeme türüdür;
süslemek anlamında kullanılır. Oya sözcüğünün başka dillerde karşılığının
bulunmaması bu sanatı Türklere,
özellikle Türk kadınına özgü bir
sanat olduğunu düşündürebilir.
1905’te Menfis kazılarında bulunan örneklerden, oyacılık tekniğinin MÖ 2000
yılları ötesinde de özellikle balık ağları yapılışından bilindiğini
göstermektedir. Günümüze kadar gelebilen bazı örneklerin inceleme sonuçlarına
göre oyaların en çok 17, 18 ve 19. yy da yaygınlık gösterdiği, malzeme (tözü); renk, konu ve kompozisyon (tasarımı, formu)
ile yapılış tekniği (yöntemi)
bakımlarından kaliteli ve özgün oldukları anlaşılmaktadır. Yine araştırmalar
gösteriyor ki, iğne oyaları 12. Yy’ da
Anadolu’dan Balkanlara, oradan da İtalya yolu ile Avrupa’ya yayılmıştır...
…Sonuç olarak geleneksel el
sanatlarımızın ve halk kültürümüzün
(folklorumuzun) en güzel
örneklerinden olan oyalar, özellikle
Anadolu’da her genç kızın çeyizinde
“işleme” ve “oya” bulundurma geleneği sayesinde bir sanat tarzı olarak günümüze kadar taşınmış ve bugün hala oyaların
yaşıyor olmasında etken olmuştur. “
Almanların tartışmalı “amatör arkeoloğu” tüccar H. Schliemann’ın yaptığı Truva kazıları sırasında bulup ‘Priamos Hazinesi' ile
birlikte yurt dışına kaçırdığı, bir kadına ait
olan ile Güney Marmara ve Ege efe başlıklarının işlemeleri
dikkate alındığında tekniğin ne denli eskilere ve tarihsel olarak Batı Anadolu’daki insan kaynaklarına
dayanmakta olabileceğini görmemek mümkün değildir.
Mustafa Özcan (24 Kasım 2014)
_________________________________________
(*)Konuyla
ilgili olan tek akademik çalışma Ankara Gazi Üniversitesi’nde Öğr. Ayla
Yaren tarafından 2008 yılında yapılmış olan "Balıkesir İli, Gönen
İlçesi İğne Oyaları ve Halk Eğitimi Merkezinin İğne Oyacılığına Katkıları"
adlı yüksek lisans tezidir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder