
Gönen Kültür Platformu, GKP’nin Vizyon ve Misyonu: Güney Marmara coğrafyasının merkezindeki yüzük taşı Gönen ve Çevresi’nin mitlerini, masallarını, tarihini, ekolojik, kültürel ve doğal varlıklarını, folklorik değerlerini, gelenek ve göreneklerini yurda ve dünyaya tanıtarak maddi ve düşünsel bir Gönen Kültür Derlemesini oluşturmak.
30 Aralık 2015 Çarşamba
Yeni yıl kutlaması (Mustafa Özcan, 31 Aralık 2015)
Gönen Kültür Platformu'ndaki dostlarımın 2016 Yılını candan kutlarım.
Mustafa Özcan
“Gönen Kültür Platformu” (*) (Sedat Günay, 31 Aralık 2015)
Sn. Sedat Günay'ın kaleme alıp Gönen Postası Gazetesi'nde 16 Aralık 2015 tarihinde yayımlanan köşe yazısı aşağıdadır.
****************************************************************
“Gönen Kültür Platformu”
Sanıyorum geçen senenin Eylül ayı idi. Bir toplantıya davet edilmiştim. Toplantıda “Gönen’in her şeyi” masaya yatırılmıştı. Daha ilk anda çok ilgimi çekmişti. İçeriği Gönen’de denenmeyen yeni bir çalışma biçimi idi. Konuştuğumuz konular Gönen’in çok önemli boşluğunu dolduracaktı….
Bir yılı aşkın süre çalıştık. İncelemelerimiz, tespitlerimiz ile Gönen tarihine not düşüyorduk. Her hafta belirlenen günde toplanıyor, topladığımız bilgileri önce tartışıyor, doğruluğunu onaylıyor, belge varsa belgeliyor, sonra da not ediyorduk.
***
Bu işin başını çeken fikir babası: hemşerimiz olan emekli kimya yüksek mühendisi Mustafa ÖZCAN Bey idi. Kendisi Gönen’de az durmuş, okul, iş, kariyer vesilesi ile yurt dışında ve Devlet Planlama Teşkilatı’nda çalışmış bir aydın…
Emekli olmuş Gönen’e gelip hem annesine babasına bakıyor, hem de böyle etkinliklerle uğraşarak emekliliğini renklendiriyor.
1953 Depremi öncesi Rüstem Camii’nin bitişiğindeki hanayda (büyük ev) büyümüş. Yakın komşu imişiz. Cami‘nin karşısında da bizim evimiz vardı.
1970’li yıllarda Gönen siyasetinin Adalet Partisi kanadında Belediye Başkan Vekili olan İbrahim ÖZCAN vardı. Malkoç Mahallesi‘ndeki ‘eski değirmen’ sahibi. Mustafa Bey O’nun oğludur.
Bu toplantılar vesilesi ile tanıştık, eskileri yâd ettik. Dost olduk. Bandırma Kültür, Kadıköy Düşünce Platformları’nı da O kurmuş…Toplantılarımızın yön ve yöntemini, gündemini O belirliyor.
***
Bu görevi üslenenlere “moderatör“ deniyor (Wikipedi lugatında: olay yöneticisi–yönlendirici demek).
Adı başlıkta: “Gönen Kültür Platformu” olan bu toplantılara,
Gönen ile ilgisi, bilgisi olan, kim varsa geldi, anlattı not aldık ve İnternette Bölümler halinde yayımladık (**), yayımlıyoruz.
Bir sürü Gönen bilinmezinin karanlığını bu toplantılarla aydınlattık.
Bu vesile ile ben de memleketim ile ilgili yeni bilgilere ulaştım: Gönen’in arkeolojik değeri nedir, Gönen’de ilk kez nasıl yerleşim başlamış, Gönen’den kimler kendi branşlarında ülkemiz çapında meşhur olmuş...
Milletvekilleri kimler olmuş, ülke çapında başarıya ulaşmış ve ünlenmiş yazarlarımız, sanatçılarımız, sporcularımız kimlermiş, Gönen’in Medresesi, avcılık, oyacılık aktiviteleri ile ilgisi gibi birçok merak edilen konuları açıklığa kavuşturan bir çalışma oldu.
***
Gönen’imiz ile ilgili bilgi edinmek isterseniz merakınızı ve bu konuda bilgili olmanızı Gönen Kültür Platformu kolaylaştırdı. Artık İnternet’e girip yukarıdaki başlığı yazın veya aşağıdaki linki tıklayarak (**) öğrenin…
_____________
(*) Gönen Postası Gazetesinin 16 Aralık 2015 tarihli nüshasında yayımlanmıştır.
28 Aralık 2015 Pazartesi
Adı Çıkmış Bir Tebaa, Görünmez Vatandaşlar Kuzeybatı Anadolu’da Türk Milli Hareketine Karşı Kuzey Kafkasyalı Direnişi 1919-23 (Bölüm 1) (*)
Adı
Çıkmış Bir Tebaa, Görünmez Vatandaşlar Kuzeybatı
Anadolu’da Türk Milli Hareketine Karşı Kuzey Kafkasyalı Direnişi 1919-23
Yazan: Ryan Gingeras
Günümüz İstanbulluları
için, Marmara Denizi’ni aşarak güneye yapılacak bir seyahatin korkutucu bir yönü
olmadığı gibi pek bir özelliği de yoktur. Güney kıyısı genellikle, liman
kentleri Yalova ya da Çanakkale’de dinlenmek ya da gezi yapmak isteyenler için
günübirlik bir seyahat noktasıdır. Güney Marmara Kıyıları aynı zamanda daha
ılıman ve rahat iklimli güneyde yer alan Kuşadası ve Foça gibi tatil
beldelerine giden yolcular için bir mola noktasıdır. Bölge, Kürt
gerillalardan oluşan bir direnişin can almaya devam ettiği Van, Diyarbakır ya
da Mardin gibi Doğu Anadolu’nun en uç bölgeleriyle büyük bir tezatlık
oluşturmaktadır.
Fakat Marmara’nın güney
kıyısında bulunan bölgelerin sükûnet ve istikrarı her zaman bu kadar garanti
altında değildi. Çok uzak olmayan bir geçmişte Türk Kurtuluş Savaşı’nda;
bugünün eski askeri karargâh şehri Çanakkale’den, İzmit ve Adapazarı’nın sanayi
bölgeleri ve gecekondularına kadar uzanan bu kıyı şeridi, acı bir
toplumlar arası mücadeleye sahne olmuştu. 1919 ve 1923 yılları arasında
bölgesel çete ve milisler, Güney Marmara il ve köylerinin sadakatiyle şiddetli
bir çatışmaya girdiler (1).
Bu mücadele aynı zamanda,
Anadolu’nun akıbeti üzerindeki en büyük anlaşmazlığa, yani Mustafa Kemal
komutasındaki Kuva-yı Milliye’yi, padişah yanlısı İstanbul hükümeti ve İngiliz
ve Yunan profesyonel askerleriyle karşı karşıya bırakan bir anlaşmazlığa ayna
tutacak nitelikteydi. Savaşın bitimine yakın, Kuva-yi Milliyeciler’in bitkin
olduğu bir vakitte, bölgenin ileri gelenleri arasında Güney Marmara’da
ayrılıkçı bir bölgeye dair planlar dolaşmaya başladı. Mustafa Kemal’in İzmir’e
girişine müteakiben, Yunan ordusuna karşı Sakarya Nehri boyunca yürütülen büyük
çaplı bir Kuva-yi Millliyeci karşı atak bu planları sona erdirdi ve Güney
Marmara bölgesinin Türkiye Cumhuriyeti’nin ayrılmaz ve güvenli bir parçası
olduğunu kesinleştirdi (2).
Milliyetçilik, toplumlar
arası şiddet ve ayrılıkçılık Osmanlı ve Türk tarihçiliğinin içine işlemiş
konulardır. Fakat Anadolu’yu baz alırsak, bu konular hakkında yapılan herhangi
bir tartışma, büyük oranda “olağan şüpheliler” olarak seçilmiş bir grupla
sınırlandırılmış durumdadır. İhanet suçu; çoğu zaman Doğu Anadolu’daki
milliyetçi direnişler, Yunan işgali ya da İtilaf Devletleri’nin kaybedilen
toprakları geri alma planlarıyla ilişkilendirilen Ermeniler ve Anadolu
Yunanlarına (Rum) isnat ediliyordu (3). Son yıllarda Kürtler ve Kürt
milliyetçiliği bölgedeki (yine özellikle Doğu Anadolu bölgesinde)
şiddetin, reaksiyoner siyasetin ve ayrılıkçılığın kaynağı olarak daha fazla
göze batmaktadır (4).
Fakat Kurtuluş Savaşı
sırasında Güney Marmara’daki şiddet ve ayrılıkçılığı başlatan bu gruplardan
hiçbiri değildi. Ayrıca Kuzeybatı Anadolu’nun bu bölgesindeki Kuva-yi Milliye
Hareketi’ne karşı gerçekleşen isyan, Türkiye Cumhuriyeti tarihçilerinin ve
yöneticilerininin tüm bu toplulukları vatan haini olarak yaftalamasına neden
olmadı. Bunun yerine, bölgedeki toplumlar arası şiddet ve ayrılıkçılık, çağımız
Türkiye’sinin kolektif tarih hafızasından silinmiş gibi görünmektedir.
Bu makalede Güney
Marmara’daki bu kısa ayrılıkçı hareketin nedenleri ve birincil sonuçları
incelenecektir (5). Bu yazının odak noktası 19. yüzyılın ortalarından beri
Anadolu’nun bu bölgesinde yaşayan Kuzey Kafkasya diasporasının yaşadığı
değişimdir. Ermeni ve Yunanlardan farklı olarak, Güney Marmara’daki Kuzey
Kafkasyalıların büyük bir kısmı Sünni Müslüman’dır. Daha çarpıcı olan ise,
Kuzey Kafkasyalıların (halk dilinde Çerkesler olarak bilinirler) tarihi olarak
Osmanlı seçkinlerinin en yüksek rütbeli ve etkili üyeleri arasında sayılmasıdır
(6). Fakat 1919 yılında Türk Kurtuluş Savaşı’nın patlak vermesiyle beraber Güney
Marmara’daki binlerce Kuzey Kafkasyalı, Mustafa Kemal’in Kuva-yi Milliye
Kuvvetleri’ne karşı açık isyanla silaha sarıldılar. 1921 yılında, şu anki
Bursa, Çanakkale, Kocaeli, Sakarya ve Balıkesir şehirlerinin Çerkez seçkinleri
Woodrow Wilson’un On Dört Prensibi’ne dayanarak bölgede bir Yunan-Çerkez
devleti kurulması için Avrupa’ya başvurmak amacıyla toplandılar.
Bu makale iki soruya yanıt
bulmayı amaçlamaktadır. Birincisi, Anadolu’nun kıyısındaki Çerkezler Osmanlı
sonrası devlete neden bu kadar sert şekilde sırt çevirdiler ve neden Yunan
işgaline ve Batı müdahalesi ihtimaline sarıldılar? İkincisi, böylesi bir
hareketin tarihsel ve güncel önemi nedir?
(*) Devam edecek
(*) Devam edecek
11 Aralık 2015 Cuma
Belediye Başkanları -III- (Abdurrahman Kural, 11 Aralık 2015)
Belediye Başkanları -III-
Hayati KÖSE(1956- )
1956
yılında Alaattin Köyünde doğdu. Eğitimini Gönen’de tamamladı.
1994
yılında Doğru Yol Partisinden belediye başkanı seçildi. İki dönem Gönen Belediye
Başkanlığı yaptı.
2004
yılında DYP’den, 2009 yılında DP’den, 2013 yılında CHP’den Belediye
Başkanlığı’na aday oldu, kaybetti.
2007yılında
DP’den milletvekili adayı oldu ve kaybetti.
Halen
politikaya devam etmektedir.
Hüseyin YAKAR(1973- )
1973’te
doğdu. İlk-orta ve lise eğitimini Gönen’de aldı. 1994 yılında Gazi Üniversitesi
Teknik Eğitim Fakültesi Makine Bölümünden, 1996 yılında Gazi Üniversitesi
Makine Mühendisliği Bölümünden mezun oldu.
2004
yılında AK Parti’den belediye başkanı seçildi. Gönen’de ilk olarak üç dönem arka
arkaya başkan seçilen tek belediye başkanıdır. Halen Belediye başkanlığı devam
etmektedir.
Şu
anki kullanılan belediye binasını yaptırdı. Çevre yolları yaptırarak Gönen’in
trafik problemini çözdü. Kapalı Pazar Yerini bitirdi. Kapalı Hayvan Pazarını
yaptırdı.
Hedefi;
Gönen Çayını ıslah etmek, tabakhaneleri Organize Sanayi Bölgesine taşıyarak
yerine turistik oteller, alanlar, alışveriş merkezleri yaptırmak.
Abdurrahman Kural (11 Aralık 2015)
29 Kasım 2015 Pazar
Gönen Kaplıcaları: Tarihçesi ve Değeri (Mustafa Özcan, 29 Kasım 2015)
Gönen Kaplıcaları: Tarihçesi ve Değeri
Gönen’de iskânın tarihi başlangıcı kaplıca suyuna dayanır. Öykü şöyledir:
Büyük İskender bundan 2350 yıl kadar önce Pers İmparatoru III. Darius’e karşı Granikos
Çayı (Biga Çayı) kenarında yaptığı
savaş kazanır. Büyük İskender savaş
sonrası Persler‘in kontrolündeki Kyzikos’u (halen Erdek’in Belkıs Mahallesi)
da almak üzere ordusu ile Batı’ya
doğru ilerlerken Gönen mevkiine gelindiğinde
burada bulunan kaynak sıcak sudan askerlerin faydalanması için geçici bir kamp
yeri kurulur. Gönen’de ilk iskân böylece başlar. Bu seçime
elbette ki, 80 derecenin üzerinde
sıcaklıktaki su soğutmak için hemen yanda ender bir oluşum olarak çay suyunun
bulunması neden olmuştur. Böylece kaynar su çaydan kanal açılmak sureti ile kolayca soğutularak yıkanma amaçlı olarak hemen
kullanılabilmiştir.
Bu tarihsel anlatı yaygın bir öykü şeklinde çok bilinmekle birlikte konuyu
bunun ötesinde arkeoloji ve tarihe dayalı somut belgeli kanıtlar
açısından ele alan bilimsel araştırma mevcut değildir. Öte yandan İlkçağ için bu suyun termal amaçlı
kullanıma yönelik olabilecek elde hiçbir somut kanıt bulunmamasına karşın Ortaçağ için geçerli olabilecek tek somut
arkeolojik kanıt olarak ise Bizans Dönemi’nden arta kalmış bir kiliseye
ait olduğu düşünülen bir zemin kalıntısı
verilebilir.
Arkeolojik yönden önemli bir
değere sahip olan bu kalıntı 1960’ların hemen başında kentin Kaynar diye bilinen tarihi termal yapısının yıkılarak
yerine modern Park Otel yapılırken hafriyat Üstlenicisi İbrahim Özcan ekibince tesadüfen
bulunmuştur. Kalıntı zemin mozaiği kültürel-arkeolojik bir varlık olarak
korunmak üzere dönemin Kaymakamı Hüseyin Öğütçen tarafından Gönen için yegâne müze mahiyeti ile tescil ettirilerek bugüne dek gelmiştir.
Ancak geçmişe yönelik kanıt olabilecek bir gerçek varsa o da Gönen’in termal sularının eşsiz
özelliği konusunda tarihin derinliklerinden beri kesintisiz olarak süregelen kolektif kent hafızasıdır.
Bu bağlamda konu ele alındığında mevcut olarak altı tesisi bulunan Kaplıcaların ilk yapısı olduğu
düşünülen Kapalı Hamam Gönenliler tarafından kadimden beri
bilinir. Ondan sonra inşa edilmiş olup halen mevcut olmayan yapılar Kaynar ve 1936’da yapılan eski Yeşil
Oteldir. Şimdiki Hamamın yanı
sıra mevcut olan termal yapılarsa inşa sırasına göre Derman (1951), Park (1962), Yıldız (1972), Güneş (1997) ve yeni Yeşil otelleridir
Öte yandan Gönen yöresinin
yer kabuğu yapısındaki tektonik hareketlerin
bir ürünü olan yeraltı sıcak suları
termal ve madeni karakteri bakımından eşsiz sayılabilecek özellikler sunduğundan
bugün olduğu kadar tarihsel demografik
çevrede de daima dikkati çeken bir etki yaratmıştır. Bu kapsamda Ekşidere’deki Dağ Ilıcası’ndan (şimdilerde olmamakla birlikte önceleri Gönen Merkez’dekinden farklı olarak
üstü açık bir havuz şeklinde kullanıldığından kaplıca yerine böyle adlandırılmıştır) diğer bir doğal termal su
kullanım yeri olarak değinilmeden geçilmesi gerekir.
Konu bu yönü ile ele alındığında kaplıca suyunun özelliklerini anlamaya
yönelik girişimlerden de söz etmek gerekecektir.
Gönen Kaplıca suyunun ilk
tahlili 15 Kanun-u evvel 1929'da Fehmi Rıza ve Cevat Tahsin tarafından yapılmıştır. Diğer bir tahlil ise Kimyager Arnaki Efendi tarafından 15 Şubat 1930'da yapılmıştır(*).
Gönen Kaplıcası hakkında ilk
esaslı araştırma Belediye Başkanı Hüseyin Tümer zamanında yaptırılmıştır.
İstanbul’dan davet edilen üç
kimyager "Gülnihal"
vapuruyla Bandırma üzerinden Gönen'e gelmişlerdir. Dr. M. Kamil, Kimyager Mustafa Nevzat
ve Kimyager Hulki beylerden meydana gelen heyet, kaplıcalar hakkında ayrıntılı
bir çalışma yapmışlardır. Uzun bir dönem Yeşil
Otel ile hizmet eden termal tesislere daha sonra Derman Otel eklenerek yükselen talebe cevap verilmiştir.
Sırası ile Yeşil ve Derman’dan sonra üçüncü otel olan Park Otel'in inşası ile birlikte, Kaplıca sularının fiziki ve kimyasal karakteri ile tıbbi yönden kontrol ve
araştırmalarına yönelik olarak İ.Ü. Tıp Fakültesi ile beş yıllık bir
anlaşma yapılır. Bu anlaşmaya göre kaplıcanın bütün tıbbi sorumluluğu Prof. Dr. Orhan Yenal ve ekibine verilir. 1979 yılı 28 Nisan ve 1 Mayıs tarihleri arasında Gönen Kaplıcaları'nda büyük bir panel
düzenlenir. "Lokomotor Sistem ve
Değişik Hastalıklarda Kaplıca Tedavisi" konulu bu panelde Gönen Kaplıcaları hakkında sekiz tebliğ
sunulur. Sunulan tebliğlerde kaplıca suyunun özellikleri ve tedavisinde yararlı
olduğu hastalıklar ayrıntılı olarak belirtilir.
İstanbul Tıp Fakültesi
Hidroklimatoloji Kürsüsü'nün Gönen
Kaplıca suyu tıbbi değerlendirilmesi
şöyledir: Çok sıcak olan Gönen kaplıca suları karışık, acı maden suları grubuna girer. İki gramın üstünde total mineralizasyon ihtiva etmekte
olduğu belirtilmiştir. Ayrıca içme ve banyo olmak üzere tıbbi olarak iki tarzda
kullanım önerilmektedir (**).
_______________
(**)Bilhassa içme tarzı kullanıldığı zaman karaciğer ve safra yollarıyla
böbreğin fonksiyonel bazı teşevvüşlerinde kayda değer bir etki göstereceğini
tahmin ettirir. Banyo tarzında
kullanıldığında romatizmal sendromlar, kırık sekelleri, ameliyat sonrası
devreleri de dâhil olmak üzere lokomotor sistemin ağrı ve hareket güçlüğü ile
müterafık hastalıkları, ağrılı ve iltihaplı kadın hastalıklan, kalın
bağırsakların ağrılı spastik iltihapları, bu meyanda zikredilebilir. Keza bu
sularda kanda birikmiş olan yağ cisimciklerinin temizlendiği normal hudutlara
döndürdüğü, kanın heparin yapılmışçasına sulanıp iri parçalı yağ
cisimciklerinden temizlenerek hareket kabiliyetinin arttığı görülür. Şu halde
kürler, damar sertliğinin kan bulgularının tashihinde, buna bağlı nörolojik ve
vasküler komplikasyon sekellerinin tedavisinde ve koruyucu tababet nokta-i
nazarında orta yaşlılarda bu komplikasyonları önlemek için değerlendirilebilir.
Gönen Belediye Başkanları -ıı- (Abdurrahman Kural, 29 Kasım 2015)
Gönen Belediye Başkanları -ıı-
Hüseyin TÜMER (1894-1943)
1894 YILINDA Gönen’de doğdu.
Babası Hacı Kadir Bey’dir. Seçimle işbaşına gelen ilk Belediye
Başkanıdır. 1924-1928 yılları arasında Belediye Başkanlığı yaptı.
1943 yılında Gönen’de vefat etti.
Kemal ERDEM (1924-2005)
1924 yılında Gönen’de doğdu.
1964 yılında Adalet Partisinden Belediye Başkan adayı oldu. 1964-1969
yılları arasında Gönen Belediye Başkanlığı yaptı.1969-1973 yılları arasında Adalet
Partisi’nden Balıkesir Milletvekilliği yaptı. Daha sonra Kültür Bakanlığı
Müşavirliği yaptı.
2005 yılında Gönen’de vefat etti.
Turhan TURHAN (1924-2000)
1924 yılında Gönen’de doğdu.
1942 yılında Halkalı Ziraat Mektebi’nden mezun oldu. Uzun yıllar Gönen
İlçe Tarım Başteknisyeni olarak çalıştı. 1973 yılında emekli oldu. Aynı yıl CHP’den
Gönen Belediye Başkanı seçildi.1977 yılına kadar Belediye Başkanlığı yaptı. Daha
sonra ticaretle uğraştı
2000yılında Gönen’de vefat
etti.
1933 yılında Gönen’de doğdu. İstanbul Vefa Lisesi’nden ve Balıkesir
Necatibey Eğitim Enstitüsü’nden mezun oldu.
Kars, Sivas-Yıldızeli, Manisa-Gördes ve Gönen Ömer Seyfettin Lisesi’nde
Türkçe- Edebiyat öğretmenliği yaptı. Emekliliğinden sonra CHP’den belediye
başkan adayı oldu. 1989-1994 yılları arasında Gönen Belediye Başkanlığı yaptı.
2007 yılında Gönen’de vefat etti.
Abdurrahman Kural (29 Kasım 2015)
14 Kasım 2015 Cumartesi
Gönen Belediye Başkanları (Abdurrahman Kural, 14 Kasım 2015)
Gönen Belediye Başkanları -I- (*)
Hüseyin ŞEKERCİOĞLU (1906-1969)
1906 yılında Gönen’de doğdu. Şekerciler ailesindendir.
1955 yılında Demokrat Partiden Gönen Belediye Başkanı seçildi. 27 Mayıs
1960 İhtilali ile Belediye Başkanlığı sona erdi.
1969 yılında vefat etti.
Raci PELVAN (1926-1987)
1926 yılında Gönen’de doğdu. Ortaokul mezunudur.
1968 yılında Adalet Partisinden Gönen Belediye Başkanı seçildi. Gönen
Kaplıcaları Yıldız Oteli yaptıran belediye başkanıdır.
Ünlü politikacılar yetiştirmiş bir ailenin çocuğudur. Eski Belediye
Başkanlarından Çerkes Tevfik Pelvan’ın oğlu, milletvekili Yahya Pelvan’ın
kardeşi, yine milletvekili Zeki Yücetürk’ün dayısıdır.
Aynı zamanda ünlü spor adamı Yılmaz Yücetürk ile Pilot Albay Kemal
Yücetürk’ün dayısıdır.
Kemalettin DÜVENCİ (1926-1988)
1926 yılında Gönen’de doğdu. İlk ve orta okulu Gönen’de okudu.
İstanbul’da Sağlık Okulu’ndan mezun oldu. Balıkesir’in muhtelif ilçelerinde ve
Gönen Devlet Hastanesinde sağlık memuru olarak çalıştı. Fizik tedavi konusunda
aldığı eğitimden sonra Gönen Kaplıcalarında uzun yıllar Fizik Tedavi Teknisyeni
olarak çalıştı.
1977 yılında Adalet Partisinden Gönen Belediye Başkanı seçildi.12 Eylül
1980’de askeri darbe ile görevden alındı. Başkanlığı döneminde Dumanalan’dan su
getirerek Gönen’in su sorununu çözdü. Daha sonra Anavatan Partisi İlçe Başkanı
olarak politikaya devam etti.
1988 yılında vefat etti.
Ersin ÖZADALI (1944-)
1944 yılında Gönen’de doğdu. Kimya Yüksek Mühendisidir. 1984 yılında
Anavatan Partisinden Belediye Başkanı seçildi. 1984-1989 yılları arasında Gönen
Belediye Başkanlığı yaptı.
Gönen’de jeotermalle ısınmayı ilk uygulayan belediye başkanıdır.
Jeotermalle ısınma Türkiye’de ilk defa Ersin Özadalı tarafından uygulanmıştır.
Gönen –Bandırma arasında Belediye olarak toplu taşımayı başlatan belediye
başkanıdır.
Halen İstanbul’da yaşamaktadır.
____________________
(*) Devamı gelecektir.
Abdurrahman Kural (14 Kasım 2015)
21 Ekim 2015 Çarşamba
Uçan Sözlerden Kalan Yazılara Bloğumuz (Abdullah Yılmaz, 21 Ekim 2015)
Uçan Sözlerden Kalan Yazılara Bloğumuz
Geçen sezon Perşembe akşamları Okuma Salonunda toplanan
platformumuz ile ilgili anılarımızı tazelemek gerekirse;
Gönen Kültür Platformu olarak tarım ve turizm kenti olan
ilçemizin sosyal ve kültürel yaşamının evrensel değerlerine katkı sağlama
gayretinde olduk.
Moderatörümüz Mustafa Özcan’ın bu evrensel değerlerin belge
ve yazılı bilgi ile geliştirilebileceğini vurgulaması ilham kaynağımız oldu.
Bir sezon gibi taze ve heyecanlı dönemde kah Hilmi Ziya’nın
Gönen Monografisini inceledik kah Gönen’e damga vuran sanatçıları, sporcuları,
siyasetçileri ve şehitlerimizi andık. Unutulmaya yüz tutmuş kişileri
hatırladık. İlçemizdeki kültürel etkinlikleri takip ettik. Bunları da
ansiklopedik bir yaklaşımla Gönen Kültür Yıllığı’na dönüştürmeyi hedefliyoruz.
Her biri Gönen sevdalısı olan platform üyeleri büyük bir
özveriyle bunu gerçekleştirmeye çalıştı.
Hikmet Küçükköse’nin hatıraları, Abdurrahman Kural’ın
tecrübeleri, İbrahim Canbaz’ın, Kadri Bayar’ın, Talip Çorabatır’ın yorum ve
görüşleri bizi her daim bu hedefe yaklaştırıyor. Tabi ki Sedat Günay’ın
düşünsel ve yazılı uğraşı.
Tüm bu çabalar içinde bloğumuz Gönen Kültür Platformu'na ivme
kazandırmaktadır.
Abdullah Yılmaz (21 Ekim 2015)
15 Eylül 2015 Salı
Gönenli Yazarlar (Sedat Günay, 15 Eylül 2015)
Gönenli Yazarlar
Ömer
SEYFETTİN
Gönen doğumlu olup 1884-1920 yılları arasında
yaşamış olan Yazar edebiyat dünyamızda “çağdaş öykücülüğün öncü ismi” olarak tanınmaktadır.
Babası ve kendisi subay olan Yazar 1910 yılında tazminatı ödeyip sivil
hayata geçerek yaşamını Kabataş Lisesi
edebiyat öğretmeni olarak sürdürmüştür. Yazar Subaylık ve öğretmenlik yaptığı sıralarda Osmanlı’nın çöküşü olan kargaşayla dolu
son döneminde bizzat tanık olduğu olaylardan edindiği izlenim ve gözlemlerini
öykülerine yansıtarak Türk Öykücülüğüne
damga vurmuş edebiyatçıdır. Kısa öykü yazarlığının kurucusu olarak kabul edilen
Ömer Seyfettin’in “Ben Gönen’de doğdum. Yirmi yıldır görmediğim
bu şehir artık hayalimde silinmeye başladı” cümlesi Türk Edebiyatının en çarpıcı başlangıç ifadesi olarak kabul edilmektedir.
Yaşadığı dönemin düşünce şekillerini
öykülerinde bulabiliriz: Öykülerinde milliyetçi, islamcı geleneğin yanı sıra modern
yaşamın da yansımaları vardır. Arapça
ve Farsçadan arınmış sade Türkçe dili, O’nu günümüzde bile
eskimemiş “okunur yazar” yapan çok önemli bir unsurdur.
Gönen
Belediyesi, Büyük yazar için yaptırdığı heykel ve vefa borcu olarak her yıl 6-9 Mart arasında ulusal düzeyde
düzenlenen “Ömer Seyfettin Kültür ve Sanat
Haftası” ile Edebiyat dünyamıza yeni Ömer
Seyfettin’ler kazandırmayı hedeflemektedir. Yazar ayni zamanda önceleri bir
ilkokul sonraları ise bir lise ve bir de cadde adıyla da Gönen’de anılmaya
devam etmektedir.
1920 yılında genç yaşta vefat eden Yazarın
kabri İstanbul’da ilk bulunduğu yer
olan Karacahmet’ten Zincirlikuyu Mezarlığına
nakledilmiştir.
Kemal ÖZER
Gönen hakkında yayın hayatına kazandırılan ilk
kitaplar olarak tanınan “Kurtuluş
Savaşında Gönen” ve “Turistik Gönen
ve Ömer Seyfettin” adlı eserlerin yazarıdır, Öğretmen kimliği ile olduğu kadar tarih ve folklor
araştırmalarıyla da tanınan Kemal ÖZER,
miladi 1315 (1899) yılında Balıkesir
İli Giresun İlçesinde doğmuştur. Giresun
ilçesinin adı sonraki yıllarda yaşanan kanlı ve sert silahlı Milli Mücadele günlerinin ardından
bizzat Büyük Önder tarafından Savaştepe olarak değiştirilmiştir. İlköğretimine
Giresun‘da başlamış olsa da
eğitimini İstanbul‘da devam ederek
tamamlamıştır.
Balıkesir’de Numune
Rüştiyesini bitirmesi sonrasında Balıkesir ve ilçelerinin pek çoğunda
öğretmenlik görevi yaptı. Son görev yeri ise ailesinin bir süredir yaşamakta
olduğu Gönen oldu. İlkokulu
öğretmenliği görevini Gönen–Sarıköy’de
1951 yılında tamamlayarak emekli oldu.
Öğretmenlik hayatı gerek yerel bazda gerekse Milli Eğitim Bakanlığı
tarafından verilen pek çok ödül ve belge ile taltif edilmiştir.
Öğretmenlik hayatı
sonrasında Gönen’de dört yıl süre boyunca “Yeni
Gönen” adıyla haftalık bir gazete yayını ile kültür hayatımıza katkılarına
devam etmiştir. Yakın coğrafya içinde pek çok ilçede görev yapmasının sağladığı
birikim ve görgü ile tarihi ve folklorik kitaplar yayınlamıştır. Gönen’deki yayın hayatının ardından Bandırma’da
“Yeni Marmara” adlı bir gazeteyi de altı
ay süre ile yayımlamayı sürdürmüştür.
Bandırma’da bir süre hayatına devam eden Kemal ÖZER’in hayatının son dönemine
ait bilgi edinilememiştir. Aniden denilebilecek tarzda çalışmaları son bulmuş,
yöremizden sessizce ayrılmıştır. Mezarı Mustafakemalpaşa’dadır.
Sezen
ÖZOL
Gönen
Tekel’den emekli Hakkı Özol
(Eczacı Hakkı) ve öğretmen Feride Özol'un
ikinci oğlu olarak 1940’ta Gönen'de dünyaya gelen Sezen Özol, Ömer Seyfettin İlkokulu’ndan sonra Gönen Ortaokulu’ndan, ardından da 1958
yılında Balıkesir Lisesi’nden mezun olarak 1964 yılında İstanbul Hukuk Fakültesi’ni bitirmiştir.
İstanbul'da 1968 - 2009 yılları arasında serbest avukatlık yapan Sezen Özol, meslektaşı Avukat İnci Özol ile 1969
tarihinde evlendi. Bu evlilikten iki oğlu bulunmaktadır.
Kendi ifadesiyle, "yıllarca kuru kuru
dava dilekçeleri yazmaktan usanan" Sezen
Özol, 1991 yılında belgesel tarzı roman yazarlığına
başlamış ve ilk olarak “Kıbrıs Barış Harekatı
Günlüğü ” isimli romanı ile yayın hayatına girmiştir. Gönen ve çevresindeki tütüncü
ve ayıngacıların (tütün kaçakçıları)
Fransız Rejisine karşı hapis ve ölüm
pahasına verdikleri mücadeleyi ve Gönenlilerin
Yunan işgaline karşı direnişini
anlatan, adını bir Gönen türküsünden
alan “Debboy Önünde Diken” adlı
tanınmış romanı ise 1995’te yayımlanmıştır.
Bu kitaptaki Kurtuluş Mücadelesine
kadar olan ilk uzun bölüm daha sonra “Tütün
Türküsü” adıyla ayrık olarak yayımlanmıştır.
Güney
Marmara bölgesinin yakın tarihine belgesel romanları ile ışık tutan Özol, 1998 yılında
yayımladığı “Çanakkale Askerine Rütbe Gerekmez“
adlı yapıtı ile de “Belgesel Roman Ödülü”nü
layik görülmüştür. Yazar, 1999 yılında, Yunanlıların 1920’de Anadolu içlerine doğru başlattıkları
işgali ve direnen Türk Milletinin Kurtuluş Savaşını cephedeki askerin gözünden anlattığı ve on yıllık
bir çalışmanın eseri olan Türk milletinin kadını erkeğiyle, dedesiyle ninesiyle,
çoluğu çocuğuyla, sıradan
insanların destanı olan bağımsızlık savaşını anlatan “Kurtuluş Savaşçıları“adındaki romanını yayımlamıştır.
Halen Çanakkale
Boğazı kenarındaki Gelibolu-Burhanlı köyünde, Avukat İnci Günay'ın tabiriyle ; "sokağından gemiler geçen" evinde belgesel roman yazarlığını
sürdürmektedir.
İsmail SOYTEKİNOĞLU
Ayni zamanda fotoğrafçı olan
araştırmacı yazar İsmail Soytekinoğlu
30.01.1961’de Trabzon'da dünyaya geldi. Yazarın “Sakın KAYIP Olma”,
“Üç GÜNLÜK Dünya”,
“Bir NATAŞA Hkayesi”, “Bir
GURBET Hikayesi”, “Gönülden MEKTUP Var”
adlı yayımlanmış beş kitabı bulunmaktadır. Ayrıca yazarın çok sayıda şiiri,
öyküleri, hikayeleri ve makaleleri de yayımlanmıştır.
Gönen’den evli olup halen Gönen’de
yaşamaktadır.
Tacettin
AKKUŞ
1970 Gönen Babayaka köyü doğumlu.
İlköğrenimini köyünde, orta ve liseyi Gönen’de
tamamladı. İstanbul Üniversitesi
Edebiyat Fakültesi Arşivcilik bölümünden
1993’de mezun oldu.“Tanzimat başlarında Balıkesir Kazası”,“Gönen ve Köyleri Tarihçesi”,”Osmanlı’dan Cumhuriyete Balıkesir” adlı
iki telif kitabı bulunmaktadır. Ayrıca Kurtuluş
Savaşında Gönen ve Çevresi adlı sempozyum kitabında bir tebliği ve Osmanlı’dan Cumhuriyete Balıkesir adlı
kitapta;”1845 yılında Erdemit’in
Demografik Yapısı” adlı makalesi yayımlanmıştır. Hemşerimiz AKKUŞ
Öğretmenlik yapıyor ve İstanbul’da yaşıyor .
Salim
NİZAM
1970
Gönen doğumludur. İlk, orta ve liseyi Gönen’de
bitirdi. İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi
Buca Eğitim Fakültesi mezun oldu. Ardahan, Bartın ve Balıkesir’de görev yaptı. Halen Gönen Atatürk Ortaokulunda
Edebiyat öğretmenliği yapmaktadır. Öyküleri ile birçok yarışmada ödül kazanan Salim Nizam evli iki çocuk babasıdır.“Sisli Göl”, “Portakal Kabukları”, “Ömrüm
Uzaklarda Azalmasın” isimli kitaplarının içindeki öykülerle Ülkemizdeki pek
çok yarışmada derece almıştır.
Muharrem
AKÇA
Samsun
Havza 1979 doğumludur. Samsun 19 Mayıs Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümünden mezun olmuştur. Halen Gönen Sağlık Meslek Lisesinde
Edebiyat öğretmeni olarak çalışmaktadır. Aşkar,
Berceste, ve Yedi İklim dergilerinde yazıları yayımlandı. “Türbe ve Derviş” öyküsü ile 25.
Ömer Seyfettin Öykü Yarışması’nda
ödül almıştır. Şiir hikaye roman türünde çalışmaları sürüyor. Romanları Sefine (2014 ) Kösem Sultan ( 2015 ) ve öykü kitabı Yaşlanmış Resimler (2015)dir. Evli ve
iki kızı olan Yazar halen Gönen’de yaşıyor.
Sedat Günay (15 Eylül 2015)
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)