Gönen’in
Kurtuluşu’nun 93. Yıldönümü’nün Ardından
Son yıllarda
coşkusu azalmış olmakla birlikte kutlanması devam etmekte olan Gönen’in Kurtuluş Günü’nün bu yıl “93.
Sene-i devriyesi” idrak edildi. Her tarihi
olay gibi Kurtuluş Günü’nün anma ve kutlama biçiminde
şekli olarak da olsa ortaya çıkan bazı değişmelerin olduğunu gözlemek
olanaklıdır.
Zamanın ruhunu yansıtan bu kutlama şekillerinde
meydana gelen değişmelere değinerek Gönen’in
Kurtuluş Günü’nü farklı kategorik bir yaklaşım ile GKP Blog’da anmak istiyorum.
***
Kutlamalardan
ilkinin kesin olarak hangi yılda yapılmış olduğu bilinmemekle birlikte Hikmet Küçükköse tarafından hemen ertesi
yıl olmadığı, olasılıkla 1920’lerin
ortasına doğru yapılmaya başlanmış olabileceği tahmini ileri sürülmektedir. Bu
da etkinliğin başlamasının Mübadele‘nin
gerçekleştiği 1924 senesinden sonraya
bırakılmış olabileceği ihtimalini kuvvetlendirmektedir.
İlk
kutlamalar ile sonrasındaki uzun bir dönemde, resmi tören programının Cumhuriyeti
temsilen Çelenk Koyma, Saygı Duruşu ve İstiklal Marşı okunması ve ardından gelen anlam-önem konuşması şeklindeki
genel bölümünü izleyen yerel bölümünde, Kurtuluş Mücadelesine katılmış olan milislerin olayını sembolize eden mizansende bizzat rol alarak
törene katkı sağladıkları bilinmektedir.
Daha
sonraları 1950’ler ve ‘60’larda, tüm Türkiye’de olduğu gibi Gönen’de
de festival olgusunun önemli günlere
egemen olacak şekilde Güne nüfuz
ettiği görülmektedir. Böylece o dönemlerde 6
Eylül, Şeftali ve Patlıcan Şenlikleri (Bayramı) eşliğinde kutlanır olmuştur. Hatta
besi hayvancılığının da bu çerçevede konuya dahil olduğu bilinmektedir. Şeftali ve patlıcan’ın tarımsal ürün olarak önemini yitirmesi sonrasında
ticari bir boyut kazanan oyacılık
işi ile birlikte Kurtuluş Günü bu
adla anılan bir şenlik şekline bürünmüştür. Geceleri de sanatçıların halka açık
konserler verdiği bu dönemde eğlence olgusunun doruktaki konu olduğunu söylemek
herhalde yanlış olmaz.
Öte yandan, eğlenmeye
yönelmiş bu değişim eğilimine karşılık “evrensel
barış ve kardeşlik” değerleri doğrultusunda ortaya çıkan taleplerin kutlama
şeklinde diğer önemli bir değişikliğe yol açmış olduğunu da görüyoruz.
Nitekim zamanın ruhuna uygun olmayan milisi
temsilen efelerin kurusıkı tüfek atışı, özgürlük ve bağımsızlık sembolü kızın
bağlarından kurtarılması ve “düşman palikarya”nın bertaraf edilişine dair mizansenin bu nedenle kutlama
programından çıkarıldığı görülmektedir. Böylece kutlamanın yerel bölümü, giderekten Osmanlı
dönemindeki eğlendirici etkinliklerde olduğu gibi, mesleki hüner ve kapasitelerin geçit
töreni ile takdimi şekline dönüşerek esnaf,
tüccar ve sanayicinin kortej halindeki bu geçiş sırasında ürünlerini
izleyenlere atarak sunması halini almıştır.
Başka bir
değişiklik de, Kurtuluş mücadelesi tarihi ile ilgili akademi
ve akademi dışı çalışmalar hakkında Gönenlinin bilgilendirilmesi amacı ile kapalı ortamlarda konferans verilmesi veya sempozyum
düzenlenmesi şeklinde olmuştur. Ancak bu tür bilgilendirme etkinliklerinin
dönemsel bir eğilime dönüşmediği bilinmektedir.
Görülüyor ki,
geçmiş yıllarda resmi törenlerin olmazsa olmazı olan ilk dört maddeden sonra programın yerel bölümü olan beşinci
maddesinde coşkulandırmanın yerini zamanla giderekten bilgilendirici
etkinlikler almıştır.
Bugünkü son
halindeyse artık bilgilendirme yerine günün
ruhuna uygun olması açısından şehitlere
mevlit okuma konusu programın son maddesi
olarak gündeme konulmuştur.
Altı Eylül Gönen Kurtuluş Gününün anma ve kutlama konusunda tarih
içindeki değişimini ele aldığımız bu gelişmeler de gösteriyor ki, ulusal ile yerelin, hatta küresel
ile ulusal/yerelin gündem konuları birbirinden
bağımsız değil de, birbirleri ile bağdaşık
ve ortak olan bir akışla önümüze gelmekte ve geleceğe doğru değişerek gitmektedir.
Mustafa Özcan (14 Eylül 2015)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder