Kitabın
kapağını çevirdiğimde dostum Salim Nizam: “Ant adlı hikayesinde ‘Ben Gönen’de
doğdum’ diyerek Gönen adını edebiyat tarihine yazdıran ebedi hemşehrimiz Ömer
Seyfettin’i yaşatmak için Gönen Belediyesinin kültür armağanıdır” diye
imzalamıştı.
Bir
öykücünün, kısa ama verimli yaşamının öyküsünü yazmak iddialı ve zor bir iştir.
Hele bu otuz altı yıllık ömrüne onlarca eser bırakan Ömer Seyfettin’in öyküsünü
yazmaksa daha zordur.
Kitabın
sunuşunda Nazım H. Polat’ın dediği gibi “kurmaca bir tür olan romanı, bir şahıs
çevresinde yaşananlara yaslayarak anlatınca biyografik romana varılıyor.” Bu
açıdan hayatını edebi eserlerinde işlemiş Ömer Seyfettin’in biyografik
romanında öykülerinden izler buluyoruz.
Bunun en
güzel örneğini Salim Nizam, İlk Cinayet ve Ant gibi öykülerinden faydalanarak
gösteriyor. Bazen acaba yine Ömer Seyfettin mi yazmış diye düşündüğüm anlar
oldu.
Roman Kısa
bir ömrün uzun hikâyesini anlatıyordu. Okumam bittiğinde Ömer Seyfettin’in
Türkçemizin Kristof Kolomb’u olduğuna inancım bir kez daha pekişti.
Romanın
başına öykücülüğü ile bilinmesine rağmen Doğduğum Yer şiirinin ön sayfaya
konması da güzel düşünülmüş.
Ömer
Seyfettin gibi Yeni Lisan davasına inanmış bir edebiyatçıyı çağından ve çağının
edebiyatından ayrı düşünmek imkânsızdır.
Kitabı
okurken sadece bir Mart günü başlayan sıradan bir hayatı değil, dönemin önemli
olaylarına tanıklık etmiş ve damgasını vurmuş bir yazarın hayatını
hissedebilirsiniz.
O damga
11Mart 1884te Gönen’de vurulmaya başlıyor. Veİnebolu ve Ayancık’ta çocukluk
izlerini görebiliyoruz. Daha sonra edebiyat dünyamızın başyapıtlarını nasıl
kaleme aldığını okuyoruz.
Osmanlı’nın sonunu görmüş ve yeni taze
Cumhuriyetin kuruluşunu görmüş bir edebiyatçı olarak verdiği eserlerin ruhunda
ve edebiyat tarihindeki izleri de okuyoruz.
Genç
Kalemler dergisinin heyecanını ve etkisini okuyoruz. Esaret hayatında ve en zor
günlerinde daktiloyu ve yazmayı bırakmaması Türk edebiyatı için bir
zenginliktir.
Ömer
Seyfettin sadece öykü ve şiir yazmamış, Türkçe’nin reçetesini yazmıştır. Bu
romanda o reçetenin oluşturduğu edebi materyallerin bileşiminden oluşmaktadır.
Kitabı
bitirip dimağımda edebi tadı kalırken bu romanın da öyküsünün yazılabileceğini
düşündüm.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder