Soyadlar,
Hane Halkları, Köyden Kente Göç ve Bu Bağlamda Gönen’li Özcan Ailesi’ni
Durumuna Dair
Soyadlar,
hane halkları, köyden kente göç olgusu ve bu olguların Gönenli Özcan ailesi
örneğinde özgül arka plan nedenleri bağlamında sosyo-demografik açıdan irdelenmesi
Makalede başlık
ve alt başlıkta sözü edildiği gibi, soyadlar
konusunun geneline ve Gönen’de hızı
son yıllarda önemli düzeyde artış göstermiş olan köyden kente göç olgusunun demografik geneli ile özel olarak bu göç
bağlamında Gönen’li Özcan ailesinin tarihsellik
sunan nedenlerinin durumuna kısa da olsa değinilmektedir.
Soyadlar gibi özgün bir temaya giriş yapmak için ilkin konunun geneli ile ilgili istatistiki
verilere dayalı global bir görüş elde edilmelidir. Ancak bu durumda bütünsel bir yaklaşımın sağlanabileceğinden hareketle, önce Türkiye’deki hane halkı, aile ve soyadı olgusunu anlamaya yönelik olarak üç istatistiki göstergeye ve ardından da iç göç olgusuna dair verilere bir göz
atmanın yararlı ve gerekli olduğunu düşünüyorum.
***
Türkiye hane halkı sayısı 20 milyon civarındadır. Aile
sayısı hakkında ise sadece tahmini olarak verilen yaklaşık bir büyüklük
değeri ile ilgili bilgi bulunabilmektedir. Bu da, 20 milyon olan hane halkı ile
oranlanarak bulunan 13 milyon değerine
karşılık gelmektedir ki bu rakam civarında olan daha başkaca yapılmış tahmini
değerler bulunduğundan söz konusu verinin yaklaşık da olsa gerçeği ifade ettiği
söylenebilir.
Öte yandan, üçüncü bilinmesi gereken bir olgu
olarak mevcut soyadların toplam sayılarının
dağılımı hakkındaysa yeterli hiç bir bilgi bulunamamıştır. Bununla birlikte
nüfus kaydı verilerine dayalı olarak
2008’de yapılmış bir değerlendirmeye
göre en çok kullanılan ilk beş soyadının
sayısının çoktan aza olan sırasıysa şöyle verilmektedir: Yılmaz, kaya, demir, şahin ve çelik.
Bunlar ve
devamında en çok bulunan 15 soyadının anlam içeriği incelendiğinde, çoğunun,
hatta neredeyse hepsinin yukarıdakiler gibi güç, kuvvet ve iktidar istencine yönelik bir anlam kümesine
dâhil sözcüklerden oluştuğu görülür.
Ayrıca bu
durum, J. Derrida tarzı yapısökümsel yaklaşımla
irdelendiğinde de, Türk insanının 1930’ların ortasındaki soyadı seçimi sırasında güçlü olma yönünde karşı konulmaz bir arayışın içinde olduğunun
ipuçlarını verir. Gene bunun sadece o döneme ait bir olgu olmaktan öte bugün
için de genel geçer bir durum
olduğunu söylersek yanlış bir görüş ifade etmiş olmayız sanırım.
Buradan da
anlaşılacağı gibi, özgül inceleme konusunun
odağına alacağımız soyadı olan Özcan sözcüğü, görülme sıklığı yönü
ile Ülke’mizde en çok tercih edilen ilk beş arasına girememektedir. Bununla
birlikte, ayrıca yapılan karşılaştırmalı bir irdelemeden ortaya çıkan sonuca
göreyse de, ilk 25’in sonlarına yer
tutabileceği anlaşılmaktadır ki bu da yukarıda çok kullanımda olduğu belirtilen
güç istencine yönelik anlam ulamının anti tezi olan hümanistik-insancıl yaklaşımlı kümeye dâhil olduğunu gösterir. Bu da, bu tür insancıl anlamlı soyadların
seçimine yönelik talebin o zamanlar ne denli düşük olduğunun bir göstergesidir.
Bu durumda, çatışan diyalektik iki çift olarak
belirlediğim bu ikili anlam gruplaşmasından
herkes gibi insancıl, eşit ve adil olmayı istemeye yönelik hümanistik
eğilimli olan birincisine karşılık ötekinden daha güçlü
olabilmeye yönelik güç istenci talebinin
temsilcisi soyadlar olarak ikincisinin
soyadı seçme işinde yüksek bir tercihe mazhar olduğu görülmektedir.
Böylece de, Nietzsche’nin insan için “kozmik” temel kavram olarak belirlediği güç istencinin, insani yaradılışın
genelini belirlemesi ile ilgili olarak ileri sürdüğü görüşünün haklılığı da burada
bir kez daha tescil edilmiş olmaktadır (*).
***
Öte yandan, Türkiye genelinde kırsal-kentsel alanlar arası göç olgusunun boyutlarını gösteren
bulgularla ile ilgili olarak yuvarlak bir bilgi sahipliliği için aşağıda
verilen tablonun irdelenmesinin yeterli olacağı kanısındayım.
Yerleşim
Yerleri Arasında Göç Eden Nüfustaki Oranı (%) (**)
Yerleşim
Yerleri 1975–1980 1980–1985 1985–1990
1995–2000
Kentten-Kente 48,90 56,18 62,18 57,80
Köyden-Kente 17,02 22,53 17,95 17,46
Kentten-Köye 19,33 12,84 12,60 20,06
Köyden-Köye 14,75 8,45 7,27 4,68
Toplam 100,00 100,00 100,00
100,00
Tablodan
anlaşılacağı üzere kentten-kente göç
olgusu halen en büyük paya sahip olaraktan başatlığını sürdürmektedir. Köyden-kente göç olgusu ise1980–1985 arası zirve yapmış olaraktan şimdilerde yerini yavaşça kentten-köye göç
olgusuna bırakmaktadır.
***
Bu yönelimlere
genel bakıştan sonra 13 milyon aileden
biri olarak bireyleri şimdi Türkiye’nin çeşitli kentlerinde yaşıyor olmakla
birlikte bir zamanlar Balıkesir/Gönen
Rüstem Mahalleli olarak bilinen Özcan
Ailesi’nin köyden kasabaya göçü hakkında kısa bir değinmede bulunmak istiyorum.
İsviçre’den alınan, 1935 yılının başında yürürlüğe giren Soyadı Kanunu’na göre Hicri
1316, Miladi 1900 Gönen Hasanbey Köyü doğumlu “Molla” Mustafa (1864-1947) Oğlu Hüseyin tarafından benimsenip alınan Özcan soyadı 2014 sonu itibari ile şimdilerde bir mahalle olan o zamanların Köyü’ndeki tüm “Molla Sülalesi” diye bilinen bireyler için geçerli olmuştur.
Hal böyle
olunca babasoylu olan bu soy kütüğüne göre zaman içinde ayni önada sahip kişiler oluşmuş olduğundan çeşitli
ad/soyad ortaklıkları ortaya çıkmıştır. Buna bir örnek olarak da Özcan sülalesinde “Mustafa” ortak adı olan vefat
etmiş üç kişinin ve 2015 başı
itibari ile de halen yaşamda olan diğer iki kişinin bulunduğu verilebilir.
Ailenin
menşei olan Hasanbey Köyü bazı
bilgilere göre 1884’te Bulgaristan’dan ‘93 Harbi (1877-‘78) tehciriyle
gelen bir Pomak topluluğunca kurulmuştur.
Yukarıda sözü edilen “Molla” Mustafa’nın köyün dört kurucusundan biri olduğu
belirtilmektedir. Molla Mustafa ayni
zamanda da köyün de ilk muhtarıdır (***).
Hasanbey Köyü’nün
geçmişinde Kasaba’ya göçle oluşan
mekânsal ayrışmaya yönelik ilk önemli örnek olarak “Molla” Mustafa (Özcan) Oğlu Hüseyin Özcan’ın ailesi ile birlikte 1946 yılında Köy’den Rüstem Mahallesi’nde Lütfü Kurtulmuş’tan satın aldığı bir eve
taşınması görülebilir. Çünkü geride kalanlar kasabada esnaf veya sanatkâr olma
yerine köyde kırsal tarzın gereği
olan zirai yaşamı devam ettirmeye kararlı
bir tavırla sınıf değiştirmeme konusunda ısrarlı olmuşlardır(****).
Hüseyin Özcan’ın ailesini alarak Gönen’e geliş nedenleri arasında, 1922 doğumlu büyük oğlu Mustafa’nın Eskişehir Hava Üssü’nde asker iken hastalandığından ameliyat
edilirken 1945’te vefatı ile küçük
oğlu İbrahim’in 1946’daki evlenme ve askere gitme sürecinde olması gösterilebilir.
Ayrıca,
Ankara’da 12 Haziran 1945'te, TBMM’nde
Dörtlü
Takrir adıyla bilinen
çok partili döneme geçişteki ilk adım
sayılabilecek siyasi gelişmenin Hüseyin Özcan’ın yereldeki siyasi
konumundan ötürü bu göç kararını az da olsa yönlendirmiş olabileceğini, bundan
dolayı da nedenler arasında sayılabileceğini söyleyebiliriz.
***
Cumhuriyeti’nin, 90 yılı aşkın bir değişim sonrasında kırsal-kentsel demografik ideali bağlamında kent lehine beşte birden
az olan nüfusunu yarı orana eriştirmiş olması, Ülke’mizin refah, kalkınma, ilerleme ve birlik yönünden
bu özel ve kendine özgü Anadolu coğrafyasında ortaya koyduğu bir başarı
öyküsünden söz etmek yerinde olacaktır.
Mustafa Özcan (26 Nisan 2015)
_________________________________________
_________________________________________
(*) Anlamı için
bknz: http://tr.wikipedia.org/wiki/G%C3%BC%C3%A7_%C4%B0stenci
(**) http://journal.dogus.edu.tr/index.php/duj/article/viewFile/35/53
(***) Hasanbey Köyü hakkında daha geniş bilgi için
bakınız: Akkuş, Tacettin, Gönen ve Köyleri Tarihçesi, Ekin Yayıncılık İstanbul,
2001, s 112-113.
(****) Bitişiğinde
bulunan Rüstem Camii’ne arsası avlu olarak dâhil edilmek üzere yıkılmış olan Kavaklı
Osman Bey Caddesi 25. Sokak’taki 1 Numaralı ev
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder